20 Kasım 2015 Cuma

Cuma!

 
Şahane bir cuma gününden merhaba! Adana'da pırıl pırıl güneşli hafif serin bir hava var.Bu güneşli havalar yüzünden asla Adana dışında yaşayamam gibi hissediyorum zaten.Ben güneş olmadığında kendini mutsuz hissedengillerdenim çünkü.Yağmurlu havalarda içime hep kasvet basar, ağlamak isterim falan.
 
Bu hafta üç kez spor yaptım.Hasta olmama rağmen sporu bırakmadım ve kesinlikle iyileşmemi hızlandırdı.
 
Hastalık sebebiyle protein diyetine ara verdim.Ama ruhen çok rahatsızım.Sonuçta 36 bedenim ve vermem gereken son bir 4 kilo kaldı.Üstümde bunun rahatlığı var sanıyorum.Neyse ki en azından akşam yemeğine kadar karbonhidrat alımını oldukça düşük tutuyorum da bari kilo almıyorum:))
 
Cumartesi günü Duru'nun bir arkadaşının doğumgününe davet edildik.Duru ben o kızı hiç sevmiyorum diye kestirip attı mı! Ben de okul sayesinde yaşıt çocuğu olan annelerle tanışırım diye umut içindeydim halbuki. Biraz ikna etmeye çalıştım ama kesin kararlı sadece  "doğumgünü pastası çikolatalı olabilir mi?" şeklinde bir tereddüt anı yaşadı ama sonra yine o tatlı burnunu havaya dikip kesinlikle gitmeyeceğini ve o kızın da kendi doğumgününe gelmesini istemediğini söyledi.
 
Duru'nun çok kesin çizgileri var ve insanların %90ını sevmiyor.Bense 35 yaşında insanların %90ını seviyorum ki eminim ben beş yaşındayken bu rakam %100lerdeydi.Tabi hayat tecrübelerimle biliyorum ki insanların %90ı tehlikeli olabilir ve sevilmeye layık oldukları da tartışılır.Ama bu sevme işi elimde değil.İnsanları kötü yönlerine rağmen seviyorum, üzmemeye çalışıyorum. Duru ise çok net.Sevmiyorsa yüzüne de bakmıyor:))
 
Sonuçta cumartesi günü "Pırdino" filmine gitmeye karar verdik.Ühü.Ben "Alaycı Kuş" a gitmek istiyorum ama.Tam bir hayaller Alaycı Kuş gerçekler Pırdino  durumu oldu:)) Gül Abla "sen kızlarla filme gir ben alışveriş yapayım" dedi neyse bari tek kişi eziyet çeksin diye bu teklifi kabul ettim.Önümüzdeki hafta içi bir gün de bir şekilde Alaycı Kuş'a gitmenin bir yolunu bulurum artık.
 
Dün olağanüstü bir durum sebebiyle Duru'yu okuldan ben aldım, eve geldim.Evi toparla, yemek yap , kitap oku, Duru'yu yıka, banyo yap, evi toparla, yat , kitap oku falan derken sabah yine çok yorgun uyandım.Bu ara her konuda uykumdan fedakarlık yapıyorum.Haftasonu sıkı bir uyku depolama zamanı ayarlamak istiyorum ama elimde belki on tane "çok iyi" kitap var.
 
Gerçekten her kitaba bitse de hemen diğerine geçebilsem diye bakıyorum. Aslında kütüphanemde belki böyle elli kitap var.Hayatımda en büyük eksiklik bir kütüphane.Benim yaşadığım evde bir kütüphane odası kesinlikle "lüks" değil, ihtiyaç.Okuyup sakladığım kitaplar artık eve sığmıyor.Saklamaya değmeyeceğini düşünüp verdiğim belki yüzlerce kitap var ama ev yine de kitap kaosuna döndü.Yani sırf yatağımın başucunda ilk sırada okunacak en az onbeş kitap var.
 
Kocam e-kitap okumamı önerdi.Haklı.Bu konuda araştırmalara başladım çünkü zaten düzen hastasıyım bir de kendi oluşturduğum bu yığılma beni çok yoruyor.Bir de bu yığılma hayatta en değer verdiğim şeyler olunca kaos kaçınılmaz.Bana e- kitap okumam için önerebileceğiniz cihazlar neler olur sayın okur?
 
Cuma yazısında sevdiğim linkleri vermesem olmaz elbette.Bu hafta sadece bir link vereceğim:
 
Türkiyede yaşanmış 15 acayip olay.Ben size belki yüz tane sayabilirim neyse,
 
Herkese iyi haftasonları diliyorum.Sevgi dolu, sağlıklı ve sevdiklerinizle geçirebileceğiniz upuzun iki gün! Yuppi:)
 
 
 
 
 
 


10 yorum:

deeptone dedi ki...

hah haaaa bence duru senden daha akıllı ve pratik işteeeee :)

enne dedi ki...

Alaycı Kuş ve Kitaplarla ilgili bölümleri okurken ben mi yazdım acaba dedim:) Alaycı Kuş son filmi sabırsızlıkla bekliyordum, bugün işten kaytarıp gitsem mi diye düşündüm, sonra meşhur sorumluluk duygum ve hayatta hiç bir zaman okul bile kırmadığım kişiliğim devreye girince ofise geldim:) Ama mutlaka izleyeceğim en kısa zamanda.

Kitaplar için de aynı durumdayız. Çağdaş Yaşam Derneğinin kütüphanesine bağışladığım 100 den fazla kitap ve hala evde kolilerde, çekmecelerde duran kitaplarım var. Ben okuyup saklamayı sevmiyorum, çok çok değer verdiğim bazı kitaplar hariç verebilirim, evde kütüphane için yer yok ayrıca. Okunmayı bekleyen kitaplar cabası (ki bende okunmamış kitap olması kafama yıldırım düşmesinden daha az bir ihtimaldi eskiden:)

Kolay gelsin hepimize, hafta sonumuz şahane olsun...

EQ dedi ki...

Duru daha cocuk iste...ici disi bir. Yetiskin olsun, o da her istedigini pat diye söyleyemez insanlara...ahh ahhh...maalesef:) Hep cocuk kalmak vardi:)


E-Book konusunda TR'de ne var ne yok hic bilmiyorum ne yazik ki. Burada "Kindle" denilen olay var, onu yüklüyorsun cep telefonuna ya da bilgisayarina, tabletine, vs. ve oradan kitaplar satin alip, o app'ten okuyorsun kitaplarini Eminim orada da böyle birsey vardir.
Ben nedense e-book olayina pek isinamadim, hic tat vermedi bana. Ben su okuma kitaplarina fena alistim. Haftada bir-iki kitap dinliyorum böylece...cünkü cok pratik oluyor, is yaparken, araba kullanirken, yürüyüs yaparken vs. Aksam yatakta bile eline kitap falan alman gerekmiyor, tak kulakligi kulagina, sokul yorganin altina...oooohhh:)


Su Türkiye'de yasanmis 15 ilginc olayi kah keyifle, kah dehsetle okudum:) 13. olayda duygulandim.
Dedigin gibi daha yüzlercesi sayilabilir...say say bitmez...

Sorriso dedi ki...

kindle güzel diyorlar, bir bak istersen. ama bence sen e-kitap ile yapamazsın. koklayacaksın, elinde tutacaksın, dokunacaksın kitabı. e-kitap ile aynı keyfi yaşayacağını sanmıyorum :)

deeptone dedi ki...

kurucunun kızını hemen aldım dün akşam. şimdi hafta sonu başlarım. başlayınca bir gecede bitiririm ben. :)

deeptone dedi ki...

başladım, beş saatta bitirdim, yazdım bile bloga :)

deniz dedi ki...

Geçmişler olaaaa. Duru niye öyle olmuş ki!. Belki de onun yaptığı doğrudur. Seçimlere küçükken başlamak... Kitap dediğin elle tutulup okunmalı, parmağının ucunu yalayıp sayfayı çevirmelisin. Bir ekran üzerinden ancak bloglar okunabilir bence.Bir de bu şekilde okuduğum hiçbirşey benim hafızamda yer etmiyor.

Adsız dedi ki...

merhaba,
uzun teredüttlerden sonra Kindle'a alistim ve simdi aksini hic düsünemiyorum. Agirligi hemen hemen yok, icine binlerce kitap sigabiliyor:) her yere yaninda yer ve agirlik kaplamadan alinabiliyor. ben iki yildir cok memnunum. tavsiye ederim.

selamlar
Sara

Öykücü dedi ki...

Deep,

Kızım benden o kadar farklı ki! Kesinlikle yaşamı benimkinden kolay olacak, daha az üzülecek.İnşallah.Kurucunun Kızı yazına ışınlanıyorum hemen.Gerçi sen üstüne beşyüz yazı falan daha yazmışsındır:)

Enne,

Hayatta en sevdiğimiz şeylerin başımıza çok büyük sıkıntı olması bir tür lanet midir ya:) Yeni bir eve taşınıp her yeri gizli kitap rafları olan odalar hayal ediyorum.Açık kitap rafı görüntüsünü de hiç sevmem:)) Tozlanıyor ve göz yoruyor.Alaycı kuşa hala gidemedim.Ama mutlaka gitmeliyiz di mi ya? Ne şahane kitaptı ve ne şahane filmlerdi.Pırdino da öyle kötüydü ki, anlatamam.

Ayşe Abla,

Kitap dinleme hiç aklıma gelmemişti.Ama ben okuma olayını seviyorum.Acaba dinlemek aynı tadı verir mi? Almanya'ya irtica edesim geldi.

Hande,

Kafayı yiyeceğim ama biriken kitaplardan.Bir odadaki dolabın üstü dolu, kütüphane dolu, yatak başı dolu ve daha okumak istediğim binlerce kitap var.Ve okuduklarımdan da ayrılamıyorum maalesef:)Bilgisayardaki bir klasörde olmaları fikri çok hoşuma gidiyor.

Deniz,

Duru'yu ne kadar anlatsam gözünde canlandıramazsın.Sanki çocuk olarak doğmamış, tecrübeyle doğmuş gibi. Ben bu e kitap işini deneyeceğim ya.Bıktım kitap yığınlarından:(

Sara,

En kısa zamanda Kindle o zaman.Ben kendimi şimdiden alışmış hissediyorum.Bilgisayar çağında daktilo ısrarında olmayacağım.Yaşasın teknoloji:)

Sevgiler..

deeptone dedi ki...

üzülmesin tabii kolay olsun hayatı yaa daha iyi :) kitap yazılarını uzun yazmamaya çalışıyorum. sıkılmasın diye insanlar. devrimin kızını da okuycam en kısa zamanda :) bi de bugünlerde, dokuz gün diye kitap pek gözde :)

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..