25 Kasım 2015 Çarşamba

Haftasonu:


Haftasonu çok uzaklaşmadan {perşembe günü diyor bunu yazar!} neler yaptık yazayım.Çok güzel bir iki gündü, unutmak istemem.

Haftasonu cuma akşamı başlar.Hatta tüm haftasonunda en sevdiğim zamandır cuma akşamı.Her şeyin başladığı, daha önümde koskocaman iki günün olduğu o özel akşam:)Cuma akşamları genelde dışarda yemek yiyoruz.Ya da mesela evde kahvaltı yapıyoruz.Sağlıklı beslenmenin gözardı edilebileceği {Murat ve ben için} , iki insan görüp sosyalleşilebilecek bir gün.

Bu cuma da büyük bir sürpriz yapıp Ti.ko'ya gittik:)) Tiko elbette sürpriz değil ama Murat pek sevmediği için cuma akşamı tercihlerinden biri asla olmamıştır.Ben Tiko'ya tek başımayken ya da arkadaşlarımlayken gidiyorum genelde.

             

Yemek sonrası kayınvalidemlere uğrayıp biraz oturduk sonra eve geldik.Hemen yattık.

Cumartesi sabah Murat'ın işi vardı biz anne kız başbaşa bir yarım gün planlamıştık. Duru'nun reklamını görüp mutlaka gidelim dediği "Pırdino" isimli filme Defne ve Gül Abla ile gidecektik.

Evde kahvaltı yaptık.Duru'nun ağzında bıldırcın yumurtası ile pek keyifsiz olduğu görülüyor.Ama o yumurtayı yemeden evden çıkamaz:) Küçük olduğu için tek lokmada yutuluyor ve sonrasında yiyip yememesine çok takılmıyorum.Tereyağlı ekmek ya da örgü peyniri gibi sevdiği bir şeyi koyuyorum önüne zevkle yiyor.Yemese de nasıl olsa proteinini aldı diyorum:)
 
 

 
Kahvaltı sonrası hazırlanıp Real'e gidiyoruz. Orada bizi kötü bir haber bekliyor.Köstebekgillerin yeni filmi çok yakında vizyonda olacakmış!! Ühü.
 
Kızlar koşup poz verdi ama laf aramızda bu filme gitmeye pek niyetim yok ;)

 
İşte bu da bizim film; Pırdino. Çocuklar çok heyecanlanınca ben de güzel bir şey sanmıştım.Köstebekgillerle aynı yapımcı firma olmasına hiç şaşırmadım.Konusu olmayan, kötü oyunculuklarla dolu saçma sapan bir filmdi.Mutlaka iyi para kazanıyordur birileri ama keşke bu parayı daha güzel şekilde kazansalar.
 
TRT çocuk kanalında yayınlanan bir çizgi filmin filmi elbette ilgi çekiyor, kötü de olsa gidiliyor işte görüldüğü üzere.Ama sonuçta para ve zaman harcıyoruz keşke siz de bunun kıymetini bilip daha özenli, anlamlı, çocukları aptal yerine koymayan, annelerini sıkıntıdan patlatmayan bir film yapsanız.

 
Film sonrası Murat bizi aldı.Gül Abla ve kızlarla beraber yemeğe gittik.Elem'de oyun parkını gören bir masaya oturduk ve kızlar zevkle oynarken biz de sohbet etmenin tadını çıkardık.



Duru burada humus yemeye bayılıyor.Bizde nohut sadece bamyanın içinde ve humus olarak tüketiliyor.Annem hiç nohut yemeği yapmazdı diye  ben de yapmıyorum. Fotoğraflar ütüyle çekilmiş kalitede sanırım ışıktan dolayı.



Eve gidip yine erkenden yatıp uyuduk.Ben uyumayıp kitap okudum ama bunu ayrıca belirtmeye gerek yok artık sanırım:))

Pazar sabahı Sezer ve abisigille buluşacaktık ama abisigilin {nasıl bir kelimeyse bu} işi çıkınca sadece Sezerle buluştuk:) Bu kez Murat'ın ısrarla gitmek istemediği ama bizim çok merak etiğimiz Petek Pastanesi'ne gittik.Daha önce İskenderun'da da gitmiştik hatırlarsanız ve Petek Pastanesi Adana'da da açıldıktan sonra da bir kere gitmiştik. Ama pazar kahvaltısı yani açık büfe olarak ilk gidişimiz.

 
Ben çok beğendim.Murat burun kıvırdı.Kötü demedi ama Pasta Pastanesi'nin açık büfe kahvaltısı daha güzel dedi.Daha güzel değil bence her ikisi de çok başarılı.

 
Sezer bu bloğu bilmiyor{Çok gizli olduğunu söylüyorum ya size} ama blogun demirbaşlarından biri.Duru'nun çok sevdiği, kucağında oturduğu nadir kişilerden.Çok temiz, çok iyi, çok neşeli bir kız.Hayatta herkese sadece yararı dokunur.Canım o canım.
 
Neyse işte pazar kahvaltısı da Sezer'le çok güzel geçti.

 
Sonrasında eve gittik ve evden hiç çıkmadık.Koltuklarda yayılıp kitap okuduk, Duru bebekleriyle oynadı, televizyon izledik, uyukladık filan.Çok güzeldi çok:)
 
Ve artık Pazartesi'ye hazırdık!

4 yorum:

Gozde dedi ki...

Öykü senin yazılarını okumaya bayılıyorum.O kadar huzur veriyor ki bana anlatamam. Sezer neden bu bloğu bilmiyor ve bloğun ne kadar gizli merak ettim. Murat da bilmiyor deme sakın:) Petek pastanesşi iskenderun şubesine ben de 2 kez gittim ayrı zamanlarda. Bende ayrı bir yeri var. Adana, ,iskenderun, hatay gezilerimizin bende ayrı bir yeri vardır. Eşim İskenderun Demir Çelik'de büyümüş. Çok severiz oraları.Belki sen de oraları anlattığın için seviyorum bu bloğu. Bir de çocuklu bir ortamda böyle yayıla yayıla kitap okuyorsun ya ona da ayrıca bayııyorum:)

EQ dedi ki...

Film izler gibi okuyorum senin yazdiklarini, cok zevkli oluyor:)

Hic unutmam, yillar evveldi, Cem daha ufakken onu bir arkadasiyla birlikte yine sinemaya götürmüstüm. Genelde cocuklarimin filmlerini en az onlar kadar ben de severek izlerdim ama o filmde (Sünger Bob muydu neydi) fenalik geldi neredeyse, 20 dakika falan dayanabildim, sonra "hadi siz güzel güzel izleyin, ben sizi disarida bekliyorum" diye cikip bir kahve ictim:) Cok fenaydi ya...

O yüzden seni cok iyi anliyorum.


Simdi gidip su agzimin sularini sileyim:)

Öykücü dedi ki...

Gözde,

Murat bu dünyada blogu bilen tek kişi.Samimi kalabilmek için böyle yaptım açıkçası.Tanıyan birilerinin okuduğunu bilirsem iki kez düşünürüm.Bir de kendi adımla aldığım bir instagram hesabım vardı iş yerinden arkadaşlar falan takip ediyordu.

Ne fotoğrafı koysam konu oldu."O yine iyi gezdiniz", "amma da yedin yahu", "siz yine istanbul'a gidersiniz" gibi kesinlikle beni rahatsız eden yorumlar sonrası o hesaptan paylaşım yapmaz oldum:)

İskenderun'u da İskenderunluları da çok severim.Eşine selam söyle.Orada kadınlar çok kıymetlidir, kendine güvenlidir filan.Hatay tarafının erkekleri Türkiye'ye model olmalı aslında:)

Ayşe Abla,

İnan Duru arkamdan ağlamayacak olsa ben de çıkacaktım.Bir ara uyuya kalmışım üstüme güldü kızlar:))

Ben de senin yorumlarına motive oluyorum, mutlu oluyorum.

Sevgiler..

Gozde dedi ki...

Çok haklısın ben de sırf bu yüzden blog yazma işine hiç girişmedim.....

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..