Tabi doğum hikayeme başlamadan önce hamilelik hikayemi anlatmalıyım sanırım.Malum hamilelik konusunu bebek doğana kadar bloga yazmayangillerdenim. Bu sefer de aynı şeyi yaptım. Nedeni yok sadece bu şekilde hissediyorum.
Gebelik testi yapıp pozitif sonuç aldığımda mutluluktan havalara uçtum.Doktora gittiğimizde ise bizi bir sürpriz bekliyordu. Bebek yoktu bebekler vardı ve üstelik tek yumurta ikiziydiler.Aynı plasentayı hatta ilk bakışta aynı keseyi paylaştığı düşünülen kardeşler:)
Doktorumuzun canı çok sıkıldı ve biz de çok mutlu olmadık açıkçası. Cidden şok olduk ve çok da korktuk. İki bebeğe birden nasıl bakacaktık? Doktorumuzun canının sıkılıyor olması ise tek yumurta ikizlerinde görülebilecek pek çok anomalinin hamileliğimi ve bebekleri etkileyebilecek olmasındanmış.
Bu bebeklerin takibini ben yapamam dedi ve bizi ikizlerle ilgili uzman bir doktora yönlendirdi. İkizlerin aynı kesede olmadığını {iyi haber} ama pek çok başka sıkıntı olabileceğini söyledi bu yeni gittiğimiz doktor. Erken doğum, ikizden ikize geçiş sendromu vs. Daha olmadan tüm kötü olasılıkları anlattı hatta liste yapıp elimize verdi.
Murat çok sıkıntılıydı ama ben hiç kötü olmayacağını hissediyordum. Sadece ne olur ne olmaz diye 26. haftada doğum çantamı hazırladım. Bunun dışında Allah'a teslim olmuştum. Bu bebekleri bana nasip ettiyse etmiştir, etmediyse de yapacak bir şey yoktu.
Sonrasında da yeni ev arayışına girdim mi:)Eski ev nasıl üstüme gelmeye başladı anlatamam. Etrafımda hamile olan pek çok kişinin de evini değiştirdiğini, tadilat yaptırdığını gördüm. Bir tür sendrom sanırım.
Çok ev baktık. Pek çoğu içime sinmedi, içime sineni Murat beğenmedi,ikimizin de olur dediğine paramız yetmedi:) Sonuçta şimdi oturduğumuz evi bulduk. Evin beş odası olduğu için bir odayı çalışma odası, kütüphane olarak düzenleyebileceğimi düşündüm. Bu evi ÇOK istedim. Bu kez Murat da evi beğenmişti ancak paramız buna da yetmiyordu.
Sonra eşimin yatırım amaçlı aldığı şehir içindeki küçük bir arsada evi yapan müteahhitin eşinin babasının oturduğunu öğrendik.O arsayı bizim müteahhit almak istedi mi:) Eşim de arsa satışında müteahhitle samimi oldu, adam bize iyi de bir indirim yaptı.Böylece o küçük arsanın üstüne kendi evimizi ekleyip yeni evi aldık:) Bir mucize oldu sayın okur. Olmayacak şey oldu.
Hamileliğimin 33. haftasında eve taşındım.Yine berbat bir taşıma şirketi evimizi palas pandıras yüklenip yeni eve yığdı. Karnım burnumda, her an erken doğum riski var denilirken o karmaşada beni oturtup her işi halleden Ayşe Ablam, akşam iş çıkışı evi yerleştirmeye gelen ve bir sürü iş halleden G.ül Ablam ve canım D.eniz.. Ben o halde bu eve tertemiz yerleştim ya işte bu da bir mucizeydi:)
Yeni eve taşındık ama evde elektrikler devamlı kesiliyor. Temmuz ayındayız hava cehennem gibi, ben ikiz bebeklere hamileyim. Ankaraya gitmeliyim dedim. Doğuma kadar kalırım annemin yanında diye düşündüm. Ama erken doğum riskine karşı orada da bir doktor bulduk.
Çok yakın arkadaşımızın kardeşinin eşi, kendilerinin de ikiz kızları var. Çok da şahane bir kararmış açıkçası. İyi ki tanımışım dediğim çok kaliteli, çok zarif, şahane bir doktordu.
21.08.2016 tarihinde 37+6 hamilelik haftasında gece saat 03:15 de korku içinde sıçrayarak uyandım. Bir baktım ki yatak , bacaklarım sırılsıklam. Altıma işediğimi düşündüm önce:) ama sonra annemin beni iki gün önce uyardığı "su gelme" konusu aklıma geldi. Hemen o saatte Adana'da olan Murat'ı aradım, sanırım suyum geldi dedim.Aşağı inip annemleri kaldırdım. "Bu saatte kimseyi rahatsız etmeyelim sabah gideriz" dediğimde annem "saçmalama bebeklerin suyu bitmiş oldu , hemen gitmeliyiz" dedi.
Doktorumu aradık, yukarı çıkıp yanımda uyuyan Duru'ya "kızım uyan doğuma gidiyoruz" dedim.Yavrum kalkıp hiç ses çıkarmadan giyindi. Canım kızım.
Sonra işte şahane doktorum beni hep rahatlattı, gecenin o saatinde pırıl pırıl gülen bir yüzle beni hastanede karşıladı. Hemen doğuma aldı ve birer dakika arayla oğullarım doğdu.Çok şükür sağlıklılardı. O saatte fotoğraf işini de doktorum halletti. Hemşire hanımın doktorumun telefonuyla çektiği bir sürü fotoğrafımız var:
Bebekler odaya geldiğinde Duru hemen bir iki foto daha çekip babasına yollamış. Murat ben ona telefon ettikten 4 saat sonra Ankara'ya geldi.O olmadan doğum yaptım ama saat 07:00de yanımdaydı çok şükür.
Doktorum gelip gidip yürümem için baskı yapınca el mecbur, utanma belasına kalkıp yürüdüm. Sonuçta ikinci gün hastaneden yürüyerek çıktım. Duru'da tekerlekli sandalyeyle çıkmıştım ve 20. güne kadar kendi kendime yıkanacak durumda bile değildim.
Sezeryandan sonra hemen yürüyün. Çok acıyor o yüzden önce kalkıp oturun yatağın kenarında bir kaç saat. Şak diye kalkıp yürümek çok olası değil. Yani en azından benim için. O ilk gece resmen kabustu çünkü.Ördek istediğimde hemşireler "onun adı sürgü ve kalkıp tuvalete gitmesi lazım" diye haber yollamışlardı annemle:))
İlk gece çok yorulmuştum. Emzirmekten bitap düşmüştüm. Gelip gidip mama vermem gerektiğinden bahsediyorlardı. Sabaha karşı bebeklerin ağlaması, durmadan emzirmek vs artık canıma tak etti anneme dönüp "hemen git o hemşireleri çağır mama getirsinler" dedim.Annem o korkuyla bebeklere emzik verdi:) Bir kaç gün rahat ettik ama şimdilerde yine emzik almıyorlar maalesef.
Ve maalesef ek mama da vermem gerekti.Çok çok az bir miktar veriyorum ve organik bir marka tercih ettim ama yine de keşke hiç vermek zorunda kalmasaydım.
Neyse sağlık olsun. Hastaneden çıkıp annemlerin evine geçtik. Benim süs püs, merasim falan sevmeyen bir kadın olduğumu biliyorsunuz. Bu durum bebeklerin doğumunda da değişmedi. Oda süsleme, gelenlere hediye ve ikram verme gibi şeylere hiç girmedim. Hastaneden çıkarken de babamla Murat'ın elinde poşetler ben bir bebeği annem bir bebeği kucaklamış arabaya binerken annem gülmeye başladı.Neden gülüyorsun dediğimde;
"Kızım kadınlar bebeklerini süslü püslü sepetlere koymuş kocalarına taşıtıyor, arkadan veliaht doğurmuş gibi bir havayla kasıla kasıla yürüyor.Her yerlerinden süs püs sarkıyor,sen iki çocuk doğurmuşsun buna rağmen biz Suriyeli dilenciler gibi sağımızdan solumuzdan poşetler sarkarken çocukları yüklenmiş çıkıyoruz " dedi:)))
Eve geçtik. Çocuklarla yeni bir hayata başladık.:
Sonra Murat Adana'ya döndü. Ben annemle bebekleri büyütürken annem çok hastalandı. Nedeni belirsiz bir enfeksiyonu oldu ve hastaneye yatırmamız gerekti. Ben iki bebek bir çocukla koca evde bir başıma kaldım mı:( Murat yine hızır gibi yetişti. Annemin hastaneye yattığı günün gecesi yanımdaydı canım kocam. Hakkını hiç ödeyemem.
Sonra işte evimize döndük, annem çok şükür hastaneden çıktı, günler bir rutine oturdu. Delikanlılar 4 ayı bitirdi bile, maşallah:
Bu blog artık daha kalabalık ve inşallah daha eğlenceli bir yer olacak. Yeni maceralarda görüşmek üzere..