30 Kasım 2014 Pazar

Bu cumartesi..


Bu cumartesi eşimin dışarda bir kahvaltılı toplantısı vardı.Kızım ve ben başbaşaydık ben de fırsattan istifade sabah kahvaltıda ne zamandır yapmak istediğim rengarenk pankekleri yapmaya karar verdim.Fikir buradan.

Renkli pankekleri ben yedim, kızıma renksiz pankek yedirdim.Bu beslenme konusunda takıntılıyım aslında sonuçta bir damla gıda boyası yese ne olur? Pankek hamurunu yine aynı beslenme takıntım yüzünden tam buğday unu ile hazırlamıştım bu sebeple pişmiş hali görüntü olarak çok da güzel olmadı.Misafirim gelecek olursa beyaz unla tekrar yapmayı düşünüyorum:) Kesinlikle beğenmediğim hali bile çok gösterişli ve değişik bir ikram oldu.

Eşim geldiğinde biz kahvaltımızı yapmış, evi toparlamış ve giyinmiştik.Cumartesi çoook sevdiğim iki aile ile beraber balık yiyeceğimiz için kapıda hazır bekliyorduk.Biz kadınlar birbirimizi çok seviyoruz, erkekler çok iyi anlaşıyor ve çocuklar da birbirleriyle görüşmekten çok hoşnut.Günün bonusu Gül Ablamın oğlu Efe idi.Efe üniversitede okuyor ve haliyle eskisi kadar sık görüşemiyoruz.Biz tanıştığımızda o ortaokuldaydı ve Murat ve benimle takılmaya bayılırdı.Beraber bir yere giderken özellikle bizim arabamıza binmek isterdi mesela.Hayatımda tanıdığım en tatlı çocuktur, çok beyefendi, çok iyi kalpli.

Efe'miz ve babası:


Efe'nin varlığının en iyi yanı fotoğraflarda daha sık görünüyor olmam:) Sağolsun sayesinde ailemizin de bir çok üçlü fotoğrafı oldu:)

Mersin'de bulunan İskele Balık'a gittik:



Efe'nin gözünden masamızın fotoğrafı.Duru ve Defne içerideki oyun alanındalar ve biz de karşımızdaki kocaman ekrandan onları izleyebiliyor olmanın rahatlığıyla yemek yiyoruz:


Her ne kadar Karataş balıkçısı olmasa da genel balıkçı değerlendirmesini yapalım.Aşağıda fotoğrafı olan yengeç salatası bence kötüydü ama bir çeşit olarak bulundurmaları tabi ki artı puan:


Salatalar diğer balıkçılarda olduğu gibi taze ve güzeldi:


Kalamar muhteşemdi:


Karides tava çok iyiydi.Ben çok sevmesem de değerlendirmeyi sevenlerin yorumlarına göre yapıyoruz elbette:



Masamızın kızlar dahil görüntüsü:


Aile fotoğrafımız {açık ara en sevdiğim}:


Duru ve ben bu ara uyumlu giyinmeye taktık:)Çizgili elbiselerimiz, siyah hırkalarımız ve siyah çizmelerimizle çok uyumluyduk:)


Çıkışta Gül Abla, ben ve Duru'nun fotoğrafını tabi ki yine Efe çekti:)


Akşam Adana'ya döndük.Sabahtan mayaladığım yoğurtlarımı dolaba kaldırdım, kızımı yıkadım ve erkenden yattık.Ben biraz kitap okudum, Duru biraz kitap okudu! ve sonra uyuduk.


27 Kasım 2014 Perşembe

Yuppi


Her cuma zıplayan bir fotoğraf koyabilir miyim acaba? Çünkü içimdeki cuma coşkusunu en iyi yansıtan fotoğraflar havada olduğum fotoğraflar:)

Pazartesi kurumiçi bir eğitim sebebiyle iş yerine gelmeyeceğiz.Bu da haftasonu tatilini üç gün gibi hissettirecek.Haftasonu da oldukça dolu geçecek gibi görünüyor.Hem cumartesi hem pazar için ayrı ayrı planlarımız var.

Cumartesi Gül Ablalar ve başka bir arkadaşlarımızla akşam balık yemeye gideceğiz.

Pazar günü de bir eczacı arkadaşım ve ailesiyle kahvaltı yapacağız.Demet ile yıllarca aynı hastanede beraber çalıştık.O geldiğinde ben kıdemli bir eczacıydım ve ona işle ilgili yardımcı olmuştum.Her zaman çok munis,çok kibar biridir.

Sonra iş yerlerimiz değişti ve eskisi kadar görüşemez olduk derken bir gün onun ikinci benim ilk çocuğumla ilgili gittiğimiz doktorda karnımız burnumuzdayken karşılaştık:)) Kızlarımızın arası 2 ay falan.Şimdi o istifa etti ve eczane açtı artık daha sık görüşür olduk.Yanıma bir çay içmeye, öğlen beraber yemek yemeye falan uğrayabiliyor.Kızların okul meselesi gibi çok önemli ortak bir noktamız da var:)

Demet hastaneye gediğinde evlenmek üzereydi, bu sebeple biz eşiyle tanıştık.Sonra ben evlendim, derken hastaneden ayrıldım ve sonuçta ailece hiç görüşemedik.Eşlerimiz ilk kez tanışacak.Umarım birbirlerini severler:)

Biz bu planı yaptıktan çok kısa bir süre sonra aynı gün için eşimin çok eski bir arkadaşı {Ali} ve eşi de arayıp "kahvaltıya gidelim mi" dedi.Ali'nin eşi {İpek} de eczacı ve çok sevdiğim biri.Onların oğlu Demir Duru'dan küçük ve çok da iyi anlaşamıyorlar ama biz Demir'i çok seviyoruz.

Sonuçta yoğun bir watsapp trafiği sonrası 3 aile birlikte kahvaltıya gitmeye karar verdik:) Bakalım.

Tüm bunlar olurken dün Murat'a ayda bir öğlen beraber yemeğe çıkmamız gerektiğini söyledim.Görüşemiyoruz ve eskisi gibi başbaşa olmayı özledim.Haftasonları birlikteyiz ya dedi.Ama o zaman da yanımızda Duru var ve kendisi her lafa atladığı için pek de başbaşa gibi değiliz:)

Biz yıllarca yalnız kalmış bir çiftiz.İki kişi olmayı çoğu zaman kalabalıklara bile tercih ederiz.Ve uzun bir süredir konuşamadığımız, unuttuğumuz bir sürü şey varmış gibi hissediyorum.O sevgililik ruhunu kaybetmemek lazım.İçime Ayşe Arman kaçmış sanırım:P

Sonuçta Murat bu ayda bir öğlen yemek yeme fikrini beğendi ve bu ayın öğlen yemeği için 16 Aralık tarihinde karar kıldık.

Bugün evde temizlik var ve salon dip köşe temizlenecek.Böylece genel temizlik de bitmiş olacak.Bugünün en büyük stresi temizlikçi kıza haftada bir yerine onbeşte bir gelmesini söylemek olacak.Bu tip şeyleri stres meselesi yapan kafama tüküreyim.

Herkese neşeli, sağlıklı,güzel ve MUTLU bir haftasonu diliyorum!

26 Kasım 2014 Çarşamba

Pazar kahvaltısı


Pazar günü çok uzun süredir planladığımız bir kahvaltıya gittik.Sezer benim çok sevdiğim bir arkadaşım.Yıllar önce iş vasıtasıyla tanıştık, o da eczacı, sonra ailece görüşmeye başladık.Murat da, Duru da Sezoş'u çok sever:) Zaten birinin onu tanıyıp da sevmemesi bence mümkün değil.

Sezer çok sportif, çok hareketli, çok iyi kalpli biridir.İnanılmaz sabırlı ve iyiniyetli olması da cabası.Haftada iki gün birlikte spor yapıyoruz.Spor yapma motivasyonumu ona borçluyum diyebiliriz:)

Çok uzun süredir bir türlü ikimizin de uygun olduğu bir haftasonu bulamamıştık.Denk gelince fazla düşünmeden hemen buluştuk.Geçen sefer gittiğimizde çok beğendiğimiz Şütiş'e gidelim dedik.

Bu sefer dışarda oturduk.Adana kışın bile dışarda oturup yemek yenebilecek bir yer.Yazın cehennemini güzel bir kış çekilir hale getiriyor.Manzaramız buydu:


Sezer kalp ben:



Kuruyemiş tabağı Sezoş'un siparişi.Her daim sağlıklı beslenir çünkü.





Mutlu ben:




Yanımdaki şirine:


Sezoş'u ciddiyetle dinleyen Murat:



Bu da menünün bir kısmı.Klasikten farklı lezzetlere kadar uzanan zengin ve değişik bir menü.Sütiş'te en çok açık büfe olmamasını seviyoruz.Bu da garip aslında çünkü aslında biz açık büfe kahvaltıyı da seviyoruz:) Ama iyi bir menü değilse açık büfede özensiz, ıvır zıvır,kim yer ki bunu denecek çok şey oluyor.Burada ise sadece gerçekten sevdiğimiz şeyleri sipariş ediyoruz ve onlar da cidden kaliteli oluyor.



Kahvaltıdan sonra Sezer abisiyle buluşmaya, biz ise yürüyüş yapmaya gittik.Yürüdük, alışveriş yaptık.Çok uzun süredir almak istediğim yünleri de aldım o gün.Duru'ya bebekleriyle oynarken kullanacağı bir oyuncak bebek battaniyesi örmek istiyordum.Sonrasında da kızıma kendini özel hissedeceği rengarenk bir battaniye örmeyi planlıyorum.Kışın akşam yürüyüş yaparken arabasında sarınabilir mesela.Aslında bir şeyler örmeyi özledim ve bu battaniyeleri örerek kendimi geliştirmek ve sonrasında  belki kazak ,yelek gibi şeyler de örmek istiyorum.

Alışverişten sonra erkenden eve geldik.Aldıklarımızı yerleştirdik, akşama kısır yaptım, yemekten sonra ben örgü ördüm,kızım kitap okudu,Murat çalıştı.Kışın evde zaman geçirmenin ayrı bir tadı var.Sonuçta bebek battaniyesini bitirdim ve kızım mutluluktan öldü,bitti.Kendi battaniyesi için de çok heyecanlandı:)

Kitap okumak açısından verimsiz bir haftasonu idi ama internetten bir sürü çok güzel kitap aldım ve çok heyecanlıyım.

25 Kasım 2014 Salı

Şelale

Hayvanat Bahçesinden sonra çok acıkmıştık.Açık hava ve oldukça uzun bir süre gezinmek insanı acıktırıyor.Tarsus'da olunca bizim için tek bir adres var: Şelale!

Şelale adı üzerinde bir şelalenin yanında.Yazın hele orada yemek yemek çok zevkli oluyor.Cehennem sıcağında serin suların yanında ne yense lezzetli olur zaten.Kışın da şelale görüntüsü mahvetmeden portatif bir şekilde kapatıp ufolarla ısıtmışlar ortamı.

Bizim en sevdiklerimiz Şelale'nin pastırmalı humusu ve salatası.



Yan tarafta gürül gürül akan şelalesi, mekanda ne yense lezzetli olması, salatanın kütür kütür olması, içine konan çiğ semizotu yaprakları bizim için Şelale'yi vazgeçilmez yapıyor.Dezavatajları ise pahalı olması ve yemekten sonra çay vermemeleri.

Yemek sonrası mutlu tipler:


Gerçi daha çok ben mutluyum kızım da soğuk soğuk bakmış nedense:))

23 Kasım 2014 Pazar

Tarsus Hayvanat Bahçesi{2.deneme}



Şimdi biliyorsunuz Duru Tarsus Hayvanat Bahçesine ilk gidişimizde kuzulardan korkmuş ve hayvanat bahçesinden apar topar çıkmamıza sebep olmuştu.Çıkar çıkmaz da yeniden gelmenin hesaplarını yapmaya başlamıştı gerçi.Çok uzun bir süredir de tekrar gitmek için planlar yapıyordu.Bu haftasonu başka bir planımız olmadığı için kızımızı mutlu etmek istedik.Ve işte karşınızda yeniden Tarsus Hayvanat Bahçesi!


Her gittiğimde daha bir beğeniyorum burayı.İşte bizimkiler:


Bir sürü hayvan vardı.Bir kısmı bunlar.Bizim buradaki asıl hedefimiz bozayıyı görmek.Çünkü Duru bir süredir yattıktan sonra "anne ayı gelir mi?" diye soruyor endişeyle.Daha öncesinde aynı soruyu "anne köpek gelir mi?" şeklinde soruyordu ve hatta bu korkusunu çok ciddiye almayıp onu yatağında yatmaya zorlamıştım.Yataktan atlayıp koşup yanıma gelmişti ,henüz çok küçüktü ama yatağın yanındaki parmaklıklardan atlamayı başaracak kadar korkmuştu:( Sonrasında bir şekilde köpekleri sevmesini sağlayarak bu korkusunu atlattık.

Tabi ayı sevdirmek mümkün değil ama "ayı sadece ormanlarda yaşar ,hayvanat bahçesindekiler de bir sürü kafesin arkasında" diyerek ikna etmeye çalışıyoruz.Kafesleri ve ayıyı göstererek Duru'nun hayallerindeki ayıyı korkunç bir şeyden sıradan bir hayvana çevirmeye karar verdik.



Şu güzelliğe bir bakın:



Fil şeklinde süslenmiş bitkiler, dişleri de unutulmamış:)


Ayıya giden yolda midillilere de uğradık:


O kadar güzel bir hayvan ki! Fotoğraf güzelliğini tam yansıtamamış.Aramızda kafes olmasa kesinlikle bizi yerdi.Ki onu o kafese kapatarak bunu hakettiğimizi düşünüyorum.İnsanoğlu çok acımasız:(


Ve işte karşınızda bozayı kafesi önünde poz veren bizimkiler :





Bozayıyla bir poz da verdik:)



Çok tatlı hayvanlar var :





Bu adam devekuşunu maymun etti.


Hayvanat bahçesinden çeşitli fotoğraflar.Bizim ve hayvanların yaklaşık 1657588 pozu:)Allah kolaylık versin:))










Ve işte günün en önemli anı.Duru'nun kuzularla karşılaşması! Çok başarılıydı.Ellerini uzattı ve kuzuları sevdi:)



O sırada bir maymun da kafesinden kaçmamış mı?Çok tatlıydı.Ben onu kaçıp gitmesi için aşağıdan destekledim :) O da kendine yaklaşanları gördüğünde kafesten yandaki ağaca atlıyordu.Çok tatlıydı.Görebildiniz mi bıcırığı? :)


Hayvanat bahçesi de bu firarla ilgili çok donanımlıydı! Kaçan maymunu "ceket atmak" suretiyle yakalama çabaları acıklıydı:) Allahtan bir kaplan ya da yılan ne bileyim kurt falan kaçmamıştı.Yakalama ihtimalleri hiç yoktu çünkü.Uzun bir süre küçük kaçağı izledik, hatta aşağıda kalabalık bir grup toplandı.Ama bir süre sonra herkes sıkıldı.Biz ayrılırken de maymunu hala yakalayamamışlardı, "kafesine döner" falan diyorlardı kendi aralarında:)


Bunlar da veda pozlarımız.Bu ara en çok almak istediğim şey bir selfie sopası.Böyle ikişerli pozlar nereye kadar di mi?




Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..