24 Şubat 2015 Salı

Agatha Christie

Polisiye en sevdiğim türdür.Küçümseyen,dudak büken ve bu türe saygı duymayan bütün kılçıklara buradan sesleniyorum bir tane yazın da görelim! Hikayeyi kurgulamak,mantığı oturtmak,karakterleri yazmak,sürükleyici olmak, katili en baştan bilip bunu okura çaktırmamaya çalışmak,ipuçlarını aralara serpiştirip bunu çok da açık etmemek,süpriz ve vurucu bir son yazmak o kadar zor ki.

Bu dalda en sevdiğim yazar ise Agatha Christie.Kırkı aşkın kitabına sahibim.Hayranıyım,hastasıyım,şapkam olsa çıkarırım,önünde eğilirim,ellerinden öperim.

Poirot ve Miss Marple en ünlü kahramanlarıdır.

Poirot Beçikalı, çok kendini beğenmiş, çok akıllı, yumurta kafalı, kendisinin pek gurur duyduğu ama başkalarına komik ve abartılı gelen gür pos bıyıkları olan ,rugan ayakkabı giyen, kakao içen eski bir polis.Ciddi bir adalet anlayışı var.Mesela Poirot katili bulmayı en çok masum olan için önemser.Cinayete adı karışan dört kişiden üçü masumdur ama o katili bulamazsa dört kişide zan altında kalacaktır.Cinayet mahallinde koşmayı,delilller toplamayı yani eski tip dedektiflik yapmayı küçümser.Cinayeti küçük gri hücrelerini kullanarak, düşünerek çözer.Abartılı ve gülünç ama çok kafalı bir adamdır.En yakın dostu Hastings saf ve kimi zaman salaktır ama bir sözle gerçeği görmesini sağladığı çok dava olmuştur.Hastings ne söylediğini kendi de çoğu zaman farketmez ve Poirot zavallının aptallığını vurgulamayı pek sever ama bu dürüst ve kızıl saçlı kadınlara zaafı olan eski asker koşulsuz güvenilinebilecek bir dosttur..

Poirot cinayete karışan herkesin katıldığı bir toplantı düzenler ve uzun uzun nedenleri, bulduklarını,şüphelendiklerini anlatarak açıklar katili.Kitapta en zevk aldığım bölümdür.Daha önce yazaın verdiği ipuçlarını nasıl farketmedim diyerek hayıflanırım genelde:)

Miss Marple hiç evlenmemiş, pamuk saçlı çok masum görünen yaşlı bir teyze.St Mary Mead kasabasında yaşar."İnsanlar her yerde aynıdır ama küçük yerlerde insanları incelemek daha kolaydır" der.Cinayeti çözmesinde kasabadaki izlenimlerini kullanır.Bakkalın oğlunun aldığı salyangozları kaybetmesi ile ünlü bir armatörün evinde öldürülmesi arasında bağ kurar mesela.(tamamen uydurdum,örnek vermek için) Kimse bu masum, yaşlı kadının cinayeti çözebileceğine ihtimal vermez ama dedektifler, başkomiserler filan nal toplar arkasından.

Yeğeni Raymond ressamdır ve teyzesinin küçücük bir kasabada geçen ömrüne rağmen bu kadar karmaşık cinayetleri çözmesine bir türlü anlam veremez.Kadın belki beş cinayet çözdü,artık başkomiserler falan adınızı duyduk falan diyorlar bu Raymond hala teyzesine acıyan gözlerle bakar, inanmaz çözebileceğine.Miss Marple insanlarla ilgili her şeyi de hemen farkeder.Mesela kitabın sonunda papazın karısı hamile olduğunu açıklar oysa Miss Maple bunu çoktan anlamış hatta çocuğa iki hırka falan bile örmüştür .

Bir de Tommy ve Tuppence Bresford çifti vardır ama bu ikisi pek bilinmeyen iki kahramandır.Tommy ve Tuppence karı koca, gençken Tommy ajanlık yapmış sonra emekli olmuşlar ama bir şekilde esrarlı olaylara karışıyorlar.Agathanın muzip üslubu en çok bu iki kahramanın yer aldığı romanlarda belirgindir.Tommy kızıl saçlı, Tuppence kıyasla ağırbaşlı.Tuppence'ın gerçek adı bu değil lakabı,Tuppence küçük bir para biriminin halk arasındaki söylenişi çeyreklik olabilir.Çok komik, çok zeki bir kadın.

Bir kitap kahramanı olsam ya Tuppence Bresford ya da Elizabeth Bennet olurdum.Tuppence o denli yakın bulduğum,o denli sevdiğim bir karakterdir.Hayal ürünü olduğunu düşünmeyi sevmiyorum.Bir yerlerde var olduğuna inanıyorum.Kitapları elime aldığımda kendimi o denli kaybediyorum ki zaten daha ne kadar "gerçek" olabilir bilmiyorum.

O kadar çok okurdum ki bu kitapları kuzenlerim bana "istediğin kişiyi öldürebilirsin ve kimse de bunu farketmez" diyerek takılırlardı.Agatha cinayeti her zaman lanetler.Tüm katiller hata yapar, tüm katiller yakalanır.Katil kendini beğenmiş, çok konuşan bir tiptir ve mutlaka asılır. Katilin değil dedektifin zekası övülür.Cinayet bir başarı,bir sanat eseri gibi sunulmaz.Bu kitapları okuyan biri katil değil dedektif olmaya özenebilir ancak.

Buna rağmen ben bu " öldürsen kimse anlamaz" lafını en çok söyleyen kuzenimi öldürmeyi bir ara ciddi ciddi düşündüm.Hatta bunu düşündüğümde üniversitede okuyordum.Yani on sene falan öncesi, öyle çocuk da değilim.Ama sonra aklıma gelen tek yöntemin yiyeceğine ilaç karıştırmak olduğunu farkedince hayal gücüme tükürmek istedim.

Bizim evde yediği yemekten sonra ölse ilk benden şüphelenirler.Yahu ben eczacıyım!Yıllarca Agatha oku sonra bulduğun tek yöntem seni en çabuk ele verecek yöntem olsun.

Kuzenimi öldürmeyi düşündüğüm günler aklıma geldiğinde gülüyorum.Kocam kuzenlerimin içinde en çok onu sevdi, yardım için Afrikaya yerleşmeyi düşünecek kadar melek kalpli biri.Biz hiç anlaşamayız ama hakkını da yemeyelim.Ben onu sadece boşboğaz olduğu için öldürmek istiyordum.Hayatımın en kötü günlerini kopasıca çenesini tutamadığı için yaşadığımdan ölsün istedim.

Neyse ki ölmemiş çünkü çok tatlı bir kızla evlendi ve karısı da şimdi hamile:)

2 yorum:

firdevs dedi ki...

Ilk paragraftan sonra "Polisiye sevmem " deme cekindim :p

Eski blogundan oldurmek istedigin kuzenini hatirliyorum :))) Onu oldurmek istemekte cok haklisin :))))

Öykücü dedi ki...

Firdevs:)

Yazıyı eski bloğumdan aynen aldım ve ufak tefek eklemeler yaptım.Farkedeceğini biliyordum:))

Sevgiler.

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..