30 Aralık 2014 Salı

Hoşgeldin 2015 !


Allahım zaman ne kadar hızlı geçiyor.Fotoğraftaki şirin bebeğin benim kızım olduğuna ben bile inanamıyorum oysa daha sadece üç yıl öncesi !!

Yeni bir yıla girmek üzere olduğumuz bu günlerde öncelikle birlikte yaşadığımız şu son bir yıla göz atalım istedim.

2014 çok güzel bir yıldı bol bol kitap okudum,umarım 2015 bu açıdan daha verimli geçer.

Sonra özellikle kış akşamları kızımla aktiviteler ( 1 , 2 , 3 ,4 ) yaptık yazın ise park park gezdik ( 1, 2, 3 ).Beraber yaptığımız kekleri ve kurabiyeleri de unutmayalım:) Kızım seneye okula gidecek inşallah ve elbette daha da büyüyor dolayısıyla 2015 yılında bizi daha afilli aktivitelerin beklediğini düşünüyorum:)

Ailece bol bol gezdik. İzmir  , Amsterdam , Konya ...Tüm bu seyahatlarden sonra bir arkadaşımın evinde balkonda otururken gökyüzünde bir anda yüzlerce leylek belirdi.Yüzlerce leyleği havada gördüm yani.Yuppi! 2015 yılının bol seyahatli olmasını garantiledik diyebiliriz;)

2014 arkadaşlarımızla  birlikte vakit geçirmekten çok keyif aldık.( 1 , 2 , 3, 4 , 5  ) Bu sene daha çok arkadaş edinmeyi hepsiyle sık sık görüşmeyi diliyorum. Kendi kişisel gelişimim adına dileğim daha sosyal biri olabilmek.En büyük eksiklerimden biri olarak sosyal yönümü görüyorum.

2015'den dileklerim bu kadar değil elbette! İşte sıralı tam liste;)

1.Sağlık,mutluluk, huzur ve para dörtlüsü elbette bir klasik ama dilememiş olmayalım.

2.Spor yapmaya devam etmeyi ve daha fit bir şekil almayı.{5 kilo vermeyi} Daha farklı sporlara da yönelmeyi, evde yoga yapmaya başlamayı, tam şunu bir ritüel haline getirebilmeyi istiyorum.

3.Kızıma en iyi okulu bulmayı, onun okulu çok sevmesini ve isteyerek gitmesini.

4.H&M'de gördüğüm önü fermuarlı bebek bodylerinden bu sene kendi bebeğim için de almak istiyorum.{bir klasik daha}

5.İtalya (Roma, Floransa, Napoli) , İbiza , Alaçatı ve Bodrum'a gitmek ve elbette bir{birkaç} İstanbul kaçamağı.

6. Ailemle daha uzun zaman geçirebilmek istiyorum.Murat'la ve Duruyla özellikle.

7.İş hayatımın sancısız, sıkıntısız devam etmesini istiyorum.Beni üzecek şeyler olmasın, kimse bana laf sokmasın, yanlış anlaşılmalar olmasın.Bunu tüm hayatımda istiyorum aslında.Ama iş hayatında daha çok insan gördüğüm için özellikle belirttim.

8.Ayşe Abla iyileşsin.Yıllardır gitmediği doktor kalmadı, bir kez ameliyat oldu, yarın ikincisini olacak ama hala çok kötü durumda.Lütfen bu ameliyat son olsun ve kadıncağız sağlığına kavuşsun!

9.Bu blog çok okunsun, ben yazma isteğimi hiç kaybetmeyeyim, kızım ilerde bu bloga bayılsın, milyonlarca okurum olsun, binlerce yorum bırakılsın.

10.Ülkem ve dünya daha düzgün, daha dürüst bir yer olsun.Daha fazla üzülmeyelim, birbirimizi kırmayalım, kimse kimseyi ötekileştirmesin, herkes birbirine saygı duysun, eğitim seviyemiz artsın, daha zengin bir ülke olalım {ama para eşit dağılsın} ayrılmayalım, bölünmeyelim, bir olalım.

Tek bir yazıda her şeyi diledim.Bu yazıyı yazmam iki gün sürdü, dilemeyi unuttuğum bir şey kalmasın istedim.Sizin 2015den dilekleriniz varsa -bu yazıda olan/olmayan- yorum olarak bırakın, hepsi gerçek olsun!

Tüm dileklerimizin gerçek olacağına çok inanıyorum ben.Çünkü hayat bir mucize.Bakın üst fotoğraftaki bebek dört yıl içinde bu çocuğa dönüştü: {benim biricik , birtanecik, sevgili, canımıniçi, güzel mucizem}




Dört yıl önce dünyada yok olan bir insan bugün dört yaşında kendi kararları, kendi istekleri olan bir birey oldu.Her birimiz birer mucizeyiz, evlatlarımız birer mucize.Yaşamın kendisi mucize.Bu sebeple ben dileklerimi, hayallerimi asla sınırlamam.Yokken var olan bir varlık neden sınır koyar ki kendine?

Sonsuz mutluluk diliyorum herkes için!

                         Hoş geldin 2015 !





29 Aralık 2014 Pazartesi

2014'ün son kitapları


Son kitap yazımdan sonra ardarda güzel kitaplara denk geldim.Hiç birini okuduğum için pişman değilim ve okurken içime fenalıklar basmadı.Bu da 2014'ün bana yaptığı son güzellik sanırım:)


Kocan Kadar Konuş: Bir Türk yazarın bu kadar eğlenceli ve tutarlı bir kitap yazması çok hoşuma gitti.Devamını okumak istediğim ve merakla beklediğim kitaplardan.

Karanlığın Ayak İzleri: Tess Gerritsen her zaman güzel yazar, favori yazarlarımdan.Her kitabında da bambaşka bir yazarmışçasına ama aynı profesyonellikte harika işler çıkarıyor.Bu kitabı favorilerimden değilse de kötü de denemez.Anne babaları ajan olan ama yıllar önce görevde ölen iki kardeşin yıllar sonra tesadüfen anne babalarının ölümüyle ilgili öğrendikleri hakkında araştırma yapmaya başlamaları ve gelişen olaylar.İçinde aşk da var!

Daire 16: Gerim gerim gerilmeyi sevenlerdenseniz {ben öyleyim} bu kitap tam size göre.Ben çok beğenmedim çünkü o şeyin ne olduğu tam açıklanamadı sanki.{Kitabın sonunu söylemeden bilgi verme çabaları}Ama sürprizli, ama gerilim dolu.Eh işte diyebiliriz.

Korkuya yer yok: Bak bu da gerilim ama bence daha başarılı.Doğa üstü olaylardan uzak bir cinayet hikayesi.Harry Day isimli bir seri katilin iki kızının başrolü oynadığı hikayede her iki kardeşe de ben çok üzüldüm.Biri acı hissedemeyen diğeri müebbet hapse mahkum iki kardeş.Kitabın sonu bana sürpriz oldu.Sevdim.

Evlilik sözleşmesi:Şu evliliğe bir şekilde zorlanan/mecbur kalan ama sonra çok mutlu olan, kaba erkek dikbaşlı kadın hikayelerinden ve elbette İskoçya'da geçiyor.Ufak tefek değişikliklerle bir sürü yazar birbirinin aynı kitapları yazmaya devam ediyor.Ama benim gibi iflah olmaz bir romantik iseniz, sonu iyi biten kitaplara bağımlıysanız tam size göre bir hikaye.

Ve bu yazının sürprizi ; bu kitapların bir kısmını ve daha fazlasını BURADAN satın alabilirsiniz.Yuppi !

Bu akşam tüm kitapların fotoğraflarını çektim, yükledim, fiyat belirledim ve bir açılış yazısı yazdım.Kitaplar ve fiyatlarını döndükten sonra yayınlayacağım.Bu arada kargo şirketleri ile de görüşeyim falan.Çok heyecanlı.

İnşallah elime yüzüme bulaştırmam, kimseleri incitmem, kırmam, kızdırmam ve elbette kırılmam.

Siz de bir göz atın, bakın, yorum yapın, eksiklerimi söyleyin, fikir verin.

28 Aralık 2014 Pazar

Haftasonu olanlar ve planlar..


Cumartesi neredeyse tüm öğleden sonrayı evde geçirdik.Harikaydı! Kızımla beraber kahvaltı yapmak, O odasında oynarken mutfağı toparlamak, öğlen yemek yemek,koltuğun bir tarafında ben kitap okurken onun karşımda çizgi film izlemesi,sonra beraber yatıp uyumak..


Biz uyumaya hazırlanırken Murat geldi.O da oturma odasında yatıp uyumaya karar verdi.Duru ve Murat uyurken ben kalkıp banyo yaptım, hazırlandım, daha önce aldığım hediyeyi buldum.Kızım uyanınca Murat'a not yazıp üst komşumuza çıktık.Komşumun kızı o gün itibariyle 12 günlüktü.

Bebeklerin ne kadar küçük olduğunu unutmuşum.Duru bebeğe bayıldı.Anne ve babada kendimi gördüm.Bir süre sonra tıpkı benim yapacağım gibi bebeği alıp başka bir odaya kaçırdılar:)Biraz sohbet, birer bardak kaynar içimi sonrası kalktık.

Murat da uyanıp giyinmişti.Yemek yemek için çıktık.Yemekten sonra bir alışveriş merkezine gittik.Murat kendine bir pantolon aldı, ben Defne'ye yılbaşı için küçük bir satranç takımı aldım, Duru'yu top havuzuna götürdük, sonra muzlu çikolata alıp bir kahveciye gittik.


Biz otururken ailesiyle gelen küçük bir oğlan çocuğu {Barış} Duru'nun şimdiye kadar en iyi anlaştığı çocuk oldu.Tatlı konuşmalarını dinlemekten mest olduk:

Duru:Benim anneannem, dayım ve dedem Ankara'da oturuyor.Biz yakında Ankara'ya gideceğiz.

Barış:Ankara mı? Ben de Ankara'ya gideyim.Nasıl gidiliyor Ankara'ya?

Barış: Bilgisayarla, telefonla çok oynayan çocuklar içine düşüyormuş.Bak Tom Cat'de çok oynarmış zamanında içine düşmüş.

Duru: ??

:))

Pazar günü için Murat ve Duru bana sürpriz yapma kararı alarak yattılar.Sürpriz kahvaltı hazırlayacaklarını konuşup uyudular.En komiği benim duyuyor olmamın sürprizi bozacağını düşünmemeleriydi:)

Kahvaltıdan sonra evden çıktık.Bu kez balık yemek istiyorduk ve Duru'nun çok uykusu vardı.Daha uzun uyur diye Karataş yerine Karaduvar'a gitmeye karar verdik.En iyi balıkçıyı bulma yolunda atılmış bir adım daha:


Servis çok hızlıydı.Ben kalamarı çok beğenmedim, patates biraz çiğ gibiydi.Neyse ki salatalar zaten tüm balıkçılarda nefis.Ama bir bütün olarak değerlendirdiğimizde burası şimdiye kadar gittiğimiz yerlerin en iyisiydi.Duru daha küçükken defalarca geldiğimiz bu yer biraz uzak oluyor diye genelde en son tercihimiz oluyordu.Murat bu kez bir daha balık yiyecek olursak buraya gelme konusunda kendisini uyarmamı istedi.




En sonda gelen bu tatlı da daha önce bu blogda yer almıştı.Müessesenin ikramı:)


Bugünlerde kafam çok meşgul.Her gezmeye evet dersen olacağı budur! Yılbaşını arkadaşlarımızla birlikte Kayseri'de geçirmeye karar verdik.Çocuklar kar görsün diye Kayseri'yi tercih ettik.Anne tarafından Erzurumlu ve karların içinde büyümüş biri olarak biraz kar için seyahat etmeyi garipsesem de Duru hayatında hiç kar görmedi!

Toplam üç gün kalacağız bir gününü de Kayseri'nin bir ilçesindeki {Kozaklı} kaplıcaya ayırdık.Şimdi valizi bir düşünün: karda gezmeye uygun kıyafetler {ve ayakkabılar}, yılbaşı gecesi için kıyafet{ve ayakkabı} ve kaplıca için mayolar {ve terlik}.Harika değil mi:)

Ama bitmedi.Çünkü cumartesi eve dönüp hemen ertesi gün Ankara için valiz hazırlamam gerekecek.Pazar günü bir haftalığına Ankara'ya annemlere gidiyoruz.Yuppi!!

Ne giyeceğim, hangi pantolonlarımı götüreceğim,o valizden bu valize akratacaklarım,Duru'nun kıyafetleri vs düşünmekten, kafamda devamlı kombinler yapmaktan bir hal oldum.Ama mutluluktan da ölüyorum.

Damarlarımda Orta Asya'dan göç eden atalarımın kanı var ve ben de her daim göç etmeye hazır bir haldeyim:) Tabi atalarımın ayakkabı, kıyafet, makyaj derdi benimki kadar değildi muhtemelen:)

Neyse bakalım.Çok yakında bir yılbaşı yazısı ile karşınızda olacağım.O zamana kadar hoşçakalın!!

25 Aralık 2014 Perşembe

Cuma!


Bir cuma neşesi kapladı her yanımı.Bu seferki Cuma'ya yeni yıl coşkusu da karışıyor hafif hafif.Yeni yılı, ışıkları,süslemeleri çok seviyorum.Yeni olan her şeyi seviyorum aslında.Yeni bir tarif,yeni bir fikir, yeni bir kıyafet, yeni bir arkadaş ve hatta yeni bir defter bile bana mutluluk veriyor.

2014 de güzel bir yıldı ama 2015 kesinlikle daha güzel olacak:)Hepimiz için!

Şimdi yeni bir yılı bir kenara bırakıp bu haftasonuna odaklanalım.Bu cumartesi Murat'ın yine işi var.Pöf.Ben de doğum yapan komşuma bebek görmeye gitmeyi planlıyorum.Bebek yaklaşık 12 günlük falan olmuş olacak , anne biraz daha iyidir ve bebeğe alışmıştır diye düşünüyorum.

Bir kaç gün önce D&R siparişlerim geldi.Bir an önce okumak istediğim bir sürü kitap var evde.Çok heyecanlıyım.Yalnız evde okuduğum kitaplar bir birikti bir birikti sormayın.Hepsini çok ucuza satmak istiyorum aslında.Hani ev rahatlasın, insanlar ucuza kitap okusun, ben de yeni kitap alacak bir kaynak oluşturmuş olayım filan.

Da bu satış blogları nasıl işliyor bilmiyorum.Benim en büyük sorunum şu ; diyelim kişi parayı hesaba yatırdı ben kitapları kargoya karşı ödemeli verdim kişi kargoyu teslim almaz da parasını geri isterse ben bir de kargo parası ödemek durumunda kalıp çok feci bir borç batağına sürüklenir miyim?:))Ya da diyelim iade etmek istedi kitap iade alınır mı? İade alırsam kargo parası ne olacak?:)

Kafamda deli sorular.Ben bıktım kitap satış bloğu açacağım demekten kocam sağolsun her seferinde aç tabi demekten bıkmadı:)) Açayım di mi?

Bu stresime iyi gelecek bir çay bulayım en iyisi:) Haha bakın şak diye link vermeye başladım bile.

Aliminyum folyo deyip geçmeyin.Bu videodaki bir kaç şeyi ben evde hemen uyguladım bile.Kesinlikle izlemeye değer bir video.

Haftasonu yapacak bir şey bulamıyorsanız buyurun size kalp küpe yapımı.Ben bayıldım ve acaba yapabilir miyim diye düşünüp duruyorum.

Küpe yapımı hakkında soru işaretlerim var çünkü internette görüp bayıldığım pek çok şey ben yapınca hiç de öyle güzel olmadı.Tıpkı buradaki gibi sonuçlar aldım çoğunlukla:))

Ve bu video da 2014'e veda sayılsın.Yazımı da burada bitireyim.

Herkese iyi haftasonları!



24 Aralık 2014 Çarşamba

Anneannemin sütlacı


Biz gizli tarifleri olan bir aile değiliz.Özel tariflerimiz var elbette ama bu tarifleri soran herkese anlatırız.Tarif sorduğunda vermeyen, eksik veren, püf noktasını anlatmayan insanları da hiç sevmem.

Annemin bir arkadaşı vardı , çok becerikli bir hanımdı.Ne yapsa parmaklarınızı yersiniz o derece.Ama bir kusuru vardı, asla düzgün tarif vermezdi.

Bir gün anneme yaptığı bir tatlının tarifini vermiş.Annem yapmış yapmış bir türlü aynısı olmuyor.Bin kere sormuş bin kere denemiş yok olmuyor.Benim fırınımda sorun var herhalde demiş.Bir gün yine bu tarif konusu açılmış annem yapamadığını anlatmış falan.Tam evden ayrılırken arkadaşı annemin kulağına eğilip "tarifte bir bardak süt kullanacaksın" demiş.Annem eve gelip daha önce yazıp verdiği tarife bir bakmış ki bir litre süt yazıyor:) Bir bardakla yapınca tarif tam olmuş.Çöp olan bir sürü malzeme ve emek yüzünden annem hala bu olayı sinir içinde anlatır.

Bu girizgahtan da anlayabileceğiniz gibi ben size doğru bir tarif vereceğim.Tam anlamıyla yaparsanız harika bir sütlaç olur ve her yediğinizde aklınıza ben gelirim.

Malzemeler:

1 litre süt
1 çay bardağı pirinç
3/4 su bardağı şeker

Kocaman çay bardakları ile değil orta boy bir çay bardağı ile ölçtüğümüz pirinci üzerini iki parmak geçecek kadar su ile haşlıyoruz.Pirinçler yumuşayınca yaklaşık bir parmak kadar su kalmış oluyor.Suyu süzmeden pirincin üzerine 1 lt sütü ekliyoruz ve orta ateşte 45 dk ile 1 saat arası pişiriyoruz.Sütün rengi sarı bir ton alıyor.Aslında ölçümüz 1 lt süte bir su bardağı şeker ama süt azalmış olduğu için 3/4 su bardağı şeker ekliyoruz.{Ben tam bir su bardağı ile de yaptım o da güzel oldu.}Bir on dakika da şekerle kaynatıyoruz.Ve sütlacımız hazır!

Sıcakken kaplara koyuyoruz iyice soğuyunca dolaba kaldırıyoruz.Ben Murat kokuya çok hassas olduğu için kapaklı kaplarda saklıyorum sütlacımı.

Sütün çok kaynaması sayesinde sütün şekeri de ortaya çıkıyor ve sütlaçta süt reçeli benzeri bir tat oluyor.Bakıcı teyzemiz sütlacı ilk yediği gün eve girdiğim anda ben daha kapıyı kapatamadan "o sütlacın içine ne koydun" diye sordu:)

Afiyet olsun!

23 Aralık 2014 Salı

Haftasonu


Cuma akşamı kayınvalidemleri yemeğe davet etmiştim.Çünkü bir gün önce anneannemin tarifi ile sütlaç yapmıştım ve kayınvalidem sütlaca bayılır.Çaya davet etmek yerine beraber yemek yiyelim istedim.Menümüz şöyleydi:

1.Etli Acem pilavı(aile tarifi)

2.El açması börek( dondurucudan)

3.Brokoli salatası

4.Marul salatası

5.Köfte - Fırın tavuk

6.Sütlaç

Misafirler gittikten sonra evi toplayıp hemen yattık.

Cumartesi Murat'ın dışarda bir işi vardı.Biz Duru ile başbaşa kahvaltı yaptık, sonra yeni doğum yapan komşuma götürmek üzere kurabiye hazırladık, Duru'yu yıkadım, koltuklara yayılıp kitap okuduk ve sonra sitenin parkına indik.Bir süre sonra Murat gelip bizi aldı ve beraber bir şeyler yemeye karar verdik.Duru arabada uyuyakalınca daha uzak mesafede bir yerlere gidebilme imkanımız doğdu.Biz de balık yiyelim istedik.Hava kararmıştı ve çok acıkmıştık bu yüzden risk almadık ve yeni balıkçı denemeleri yapmak yerine daha önce gidip beğendiğimiz balıkçıya girdik.

Duru kontak kapandığı anda uyandı.Apar topar kaldırılıp balıkçıya girmek de hiç hoşuna gitmedi.Ama ona dizlerimde yatak keyfi sunacak sabrım yoktu.Bu sebeple yemeğe biraz(!) suratsız başladı:



Duru kalamar konusunda biraz mırın kırın etse de eline alıp yedi:


Domatesin mevsimi olmamasına rağmen marul salatasının yanına çoban salata istedik.Roka sevmiyoruz biz.



Yemekten sonra bir aile selfiesi:




Eve gidip komşuma uğrayıp kurabiyeleri kapıdan bıraktım, nasıl olduğunu sordum, bebek biraz büyüyünce görmeye geleceğimi söyledim.Evde klasik bir kış akşamı yaşadık, biraz kitap okuduk, ben biraz battaniye ördüm, Duru biraz odasında oynadı ve sonra yattık.Sabah Mesut Abilerle kahvaltı için buluşacaktık.Mekanın girişi kışa hazırdı, kardandama ve süslemelere ba-yıl-dım:


Sütiş'e çok sık kahvaltıya gidiyoruz ama bu sefer hiç zevk alamadık. Bence en büyük sorunları bir standartlarının olmaması.Mesela bu üçüncü gidişimiz her seferinde gelen tulum peynirinin tadı farklıydı.Menemen çok kötüydü ki kahvaltı servisi yapıyorsan menemen nasıl kötü olabilir? Sipariş alırken ve servis yapılırken bir sürü hata oldu.Siparişimizi iki kere verdik ve yine de eksik gelen bir sürü şey oldu.Sonunda bize kahve ikram ederek özür dilemek istediler ve ikram ettikleri bir nescafeyi hesaba yazarak tüy diktiler:)))

Defne ve Duru 'nun birlikte eğleniyor olması ve dostlarla vakit geçirmek haricinde Sütiş'te güzel olan bir şey yoktu maalesef.Defne bana sımsıkı sarılarak Duru'nun kıskançlık damarlarını kabartsa da beni çok mutlu etti.

 Defne çok farklı bir çocuk, çok eğlenceli, çok kendine güvenli, çok neşeli, cıvıl cıvıl bir kız.Onları daha küçükken ellerinden tutup bir yerlere götürdüğümde insanlar Duru'yu kastederek "Bu da mı senin kızın?" derdi.Defne'nin benim olduğu kesindi yani:) Defne saç rengi , göz rengi ile bana daha çok benzer Duru ise daha sarışın bir kız.

Gece yattığımızda Duru " Anne Defne'yi benim kadar sevmiyorsun değil mi?" diyerek sorduktan ve "Kimseyi seni sevdiğim gibi sevemem , sen benim kızımsın ama Defne sen yokken de vardı onu da çok seviyoruz ve Gül Teyzen de Defne'yi herkesten çok seviyor" cevabını aldıktan sonra uyudu.


22 Aralık 2014 Pazartesi

Spor buluşması


Düzenli spor yapıyor olmamı biraz da spor hocalarını çok seviyor oluşuma bağlıyorum.Hocalar ikiz kız kardeşler ve çok eğlenceli insanlar.Samimi, yapmacıksız ve işinin ehli.Yani kendimi onlarla çalışırken güvende hissediyorum.Beni sakatlamayacaklarından eminim !

Spor akademileri oldukça iyi eğitim veriyor anladığım kadarıyla.Anatomi eğitimleri özellikle çok iyi, bir hareketi yaparken kolunu dik kaldır diyor mesela bambaşka bir bölgedeki kasların çalışmaya başladığını hissediyorsun.

Çok kalabalık gruplar halinde çalışmıyoruz ve spor yaparken aramızda zamanla gelişen bir arkadaşlık da oldu.Bir öğlen buluşup beraber yemek yiyelim istedik.Bu aslında bizim üçüncü buluşmamız.Her seferinde sevdiğimiz arkadaşlarımızı da çağırıyoruz ve sonuçta kalabalık bir kadın grubu olarak yemek yiyor, sohbet ediyoruz.

Yeni insanlarla tanışmayı, kadın sohbetlerini çok seviyorum.Bir de şimdi benim çevrem genelde eczacılar ama kızlar sayesinde bankacılardan, öğretmenlerden, ev hanımlarından da arkadaşlarım oluyor ve sohbet konuları da dolayısıyla çeşitli oluyor.

Buluşmalarda bol bol da fotoğraf çekiyoruz.Bir sürü fotoğraf arasından bir kaçını seçtim.Üstteki toplu fotoğrafımız bu alttaki ise masanın bizim tarafının fotoğrafı:


Bu da beraber spor yaptığın kişilerle pizza yiyor oluşumun fotoğrafı.Sadece bir kişi salata istedi bunun dışında herkes pizza yedi!Aslında rahat yemek yiyebilmek için spor yapıyoruz sanırım:))


21 Aralık 2014 Pazar

Soda


Soda'dan nefret ederim.Bir yudum bile içemem.Kızım ise henüz dört yaşında bile değil ve tam bir soda canavarı.Bazı akşamlar babasıyla bir sodayı paylaşıyorlar."Bir yudum sen, üç yudum ben", "sen çok içtin", "bitirmişsin!" şeklinde kavga dövüş içiyorlar.Kimi zaman Duru sodayı kapıp kaçıyor falan:)

Neden herkese bir soda getirmiyorlar bilmiyorum.Sanırım didişmek hoşlarına gidiyor:P



18 Aralık 2014 Perşembe

Cuma!


Çok yoğun bir hafta geçirdim.Ve aslında kendimi de çok iyi hissetmiyorum.Canımı sıkacak ufak tefek bir şeyler oldu ama ufak tefek olduklarını kendime hatırlatarak moralimi yüksek tutmaya çalışıyorum.

İnsanlarda en önem verdiğim özelliklerden biri samimiyet.Tahammül edemediğim duygu da kıskançlık.Kıskanç ve samimiyetsiz insan ise bende anlatılamaz hisler uyandırıyor.Arkadaş olmasan bile iş gereği, ilişkiler gereği tahammül etmen gerekenler oluyor.Muhatap bile olmak istemediğin insana tahammül etmek.Merhaba yetişkin hayatı!

Ben çok güzel değilim, çok zengin değilim, çok akıllı değilim, üzüntülerim, dertlerim, sıkıntılarım var.Her şeyin dört dörtlük olduğu hayatlar vardır belki benimki öyle değil ama ben elimde olanlarla mutluyum.

Benden daha güzel olan insanları üzmeye çalışmak yerine daha güzel olmak için yüzüme bal sürüyorum :), spor yapıyorum.Ya da daha akıllı olabilmek için kitap okuyorum.Yine de ne yaparsam yapayım olamayacağım şeyler var.Daha uzun boylu olamam mesela ya da ne kadar spor yaparsam yapayım bacaklarım bir "Elle Macpherson" bacağı olmayacak ama ne yapayım şimdi Elle'ye laf mı sokayım ya da hakkında sağda solda gerçek olmayan konuşmalar mı yapayım:))

Bu kıskançlık ve samimiyetsizlik konusunda daha uzun yazarım da bir cuma yazısına yakışmaz.Cuma demek mutluluk demektir.İçimizdeki sıkıntıları unutmak demektir.Cuma günü yağmurdan sonra açan güneştir.

Sizi mutlu edeceği kesin bir video ile başlayalım.Beni oldukça mutlu etti.

Saçınızı kolayca güzel bir şekle sokmak da sizi mutlu edecektir.İşte bu TIK da bunun için:)

Çocuklarınızla geçireceğiniz güzel zamanlar  da mutluluğa giden bir yol olabilir.

Evinizi güzelleştirmek, yapacağınız ufacık bir değişiklikle çok farklı bir hava katmak da bir mutluluk sebebi.İşte evinizdeki , apartmanınızdaki merdivenler için harika bir fikir !

Telefonunuz bir Iphone'sa onunla  ilgili hiç bilmediğiniz 21 şey! Kesin bir mutluluk sebebi:)

Komik bebek fotoları kimi mutlu etmez ki?

Bu sitede satılan tazecik sebzeler ve otlar da mutlu olmak için harika bir sebep sanki.(Şevket-i Bostan mesela başlıbaşına bir mutluluk sebebi!)

Şimdi yeterince mutlu olduysak haftasonu başlasın!








16 Aralık 2014 Salı

İyi ki doğdun Ada !


Cumartesi evde yapılacak bir doğumgününe davetliydik.Hayatımda tanıdığım en sakin insanlardan biri olan Demet'in parti sırasındaki stresini gördükten sonra Duru'ya planladığım partiyi kesinlikle dışarda yapmaya karar verdim:)

Ki Demet'in misafir sayısı benim planladığımın yarısı kadardı:)) Ki Demet'in erkek çocuk sayısı benim planladığımın üçte biri kadardı:))

Her şey çok güzel hazırlanmıştı.Muhteşem bir masa ve hazırlıklar vardı.Benim humus masadaki en lezzetsiz şeydi ne yazık ki.Her zaman oldukça güzel olan humusum bu sefer oldukça kötü olmuştu:





Duru diğer çocuklarla pek kaynaşmadı.Benim açımdan daha eğlenceli bir gündü.Ben annelerle çok iyi anlaştım:)Yine de mum üfleme töreninde baş köşeye geçmeyi başardı.Geride kalır ve fotoğraflarda çıkmaz diye düşünüyordum ama kızım sakin bir şekilde geçip başköşeye yerleşti.

Duru'nun doğumgünü kızının en samimi arkadaşlarından biri edasıyla oturduğu pozlarına bakmaya doyamıyorum.Çocukların hepsi o kadar şirin, o kadar masumlardı ki her bir fotoğrafa bayıldım.Hepsini yayınlamak mümkün olmadığı için eleme yaparak ekliyorum :










Duru "kalkalım,kalkalım" diye canıma geçmese ben daha uzun bir süre otururdum.Saat 17:00 gibi herkesle vedalaşıp ayrıldık.

Doğumgününden kalktıktan sonra Duru arabada uyumak istediğini söyledi.Murat da henüz işinin bitmediğini söyleyince Duru uyusun diye arabayla amaçsızca gezmeye başladım.Eve gidip uyuyalım dediğimde arabada uyumak istediği konusunda ısrar etti.Haftasonları evde uyumaz arabaya biner binmez gözlerini tutamaz zaten.

Duru koltuğunda uyurken bir yarım saat kadar gezindim.Bol bol düşündüm, bol bol sorun çözdüm.Sonra eve döndüm, arabayı parkettim ve Murat'ı beklemeye başladım.

Murat gelir gelmez Duru uyandı.Sonra beraber bir alışveriş merkezine gittik.Amacımız gezmek ve yemek yemekti.Tesadüfen çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla karşılaştık.Beraber yemek yedik, alışveriş yaptık {toka} sonra Strabucks'a gittik.Kızlar oyun oynarken kahve ve sıcak çikolata içip sohbet ettik.

Akşam eve geldik ve hemen uyuduk.


14 Aralık 2014 Pazar

Pazar kahvaltısı arkadaşlarla güzel!


Geçen pazar gidecektik bu kahvaltıya aslında ama Duru hasta diye iptal etmiştik.Sultan benim çok sevdiğim arkadaşlarımdan.Çok akıllı ve becerikli bir kadın ve çok ilgili bir anne.Annelik anlayışımızın çok benzer olması sebebiyle fikir alışverişi yapmaya bayılıyorum.

Duru'dan küçük bir oğlu var ve kahvaltıya getirdiğinde ona evde yumurtasını yedirip getirdiğini söyledi.Tıpkı ben.Duru o yaşlardayken dışarda yer mi yemez mi emin olamadığım durumlarda sabah yumurtasını yedirir , sütünü içirir götürürdüm.Orada hiç bir şey yemese de sorun olmazdı ama yerse bonus olurdu:)

Ben de onlar gelmeden önce Duru'ya bir tabak hazırlamış yedirmeye başlamıştım.Hengameye kalmadan yedireyim arkadaşlar geldiğinde kendi kahvaltımı sohbet ederek yaparım diye düşünüyordum.Duru yumurta,çeri domates, ceviz,zeytin ve bol tereyağlı ekmek yedi.Üzerine de süt içti.

Sultan kahvaltı almadan beni bekledi.Çok ısrar etmeme rağmen almadı.Bu denli nazik biridir.Çocukları oyun parkına yolladıktan sonra biz de kahvaltımızı aldık.

Çocukların eğitim hayatı, yemek düzeni konularında uzun uzun sohbet ettik.O arada Mehmet ve Murat da birbirlerine tabaklar hazırlayıp duruyordu.Bir ara Mehmet Murat'a bal kaymak sürdüğü ekmeği uzatıyordu.Yok artık:)


Sonra birlikte ev bakmaya gittik.Harika bir ev bulmuşlar ve bize de göstermek istediler.Sonra biz de onlara rüya evimizi gösterdik.Her ikisi de harikaydı.Aynı apartmanda oturma hayallerimizi konuştuk, çocukları parka götürdük ve sonra ayrıldık.

Önce sebze alışverişi yaptık, sonra markete girdik.Aldıklarımı yüklenip eve geldik.O kadar yorulmuşum ki hiç bir şeyi yerleştiremeden yatıp uyumuşum.Kalktığımda sütü kaynatmaya başladım, birazını yoğurt birazını sütlaç yaptım.

Sebzeleri yerleştirdim, haftalık yemek listesini yazdım.Duru'ya mantı,Murat'a içli köfte, kendime de bol peynirli omlet yaptım.Herkes yemeğini yedi, mutfağı toarladım, kocamla çayımızı alıp oturma odasına geçtik.

Çay bitince kızımı yıkadım, odasını beraber topladık sonra bilgisayarımı açıp yazı yazmaya başladım:)

Bu sırada Gönül İşleri izliyoruz, yazım bitince battaniye öreceğim biraz yatarken de "kocan kadar konuş" kitabını okuyacağım.Pazartesi ve çarşamba spor var,salı günü bir mahkemede tanığım, perşembe öğlen arası spordan arkadaşlarla yemek yiyeceğiz, yine perşembe günü komşumuz doğum yapacak ona kurabiye hazırlayacağım.Yoğun bir hafta bizi bekliyor yani.Yaşasın!!

Seviyorum!


11 Aralık 2014 Perşembe

Zıpla !



Fotoğraftan da anlaşılabileceği gibi bugün Cuma! :)

Bu hafta boyunca hemen her gün işten bir saat erken çıktım.Bakıcı teyzemiz ehliyet kursuna yazılmış , "Sadece kitaptan okuyarak anlamıyorum ders dinlemek de istiyorum" diye rica edince saat 17:00'de başlayan derslere yetişsin diye izin aldım.

Eve bir saat bile erken gelmek çok iyi hissettirdi.Kızımla oynamaya ve kitap okumaya daha uzun zaman ayırabildim.Dizi izlerken de battaniyemi örmeye devam ettim.Kış akşamlarını seviyorum.{Yaz akşamlarını daha  da çok seviyorum elbette}

Bir süredir Duru'dan inciler köşesini boşluyorum:) Unuttuklarım için üzülmeyi bırakıp unutmadan bir kaçını kaydedeyim:

*İş arkadaşım Zeynep Abla Duru'yu çok sever.{Duru da Onu çok sever.} Geçen akşam yatmadan önce yanıma geldi "Anne bunları yarın Zeynep Abla'ya verir misin?" diyerek elime patlamış bir balonun iki parçasını tutuşturdu.Çok ciddi bir şekilde patlak balonu Zeynep Ablaya götürmek için teslim aldım."Yarın beni arayıp teşekkür etsin" diye eklediğinde kendimi tutamadım artık:)Patlak balonu sabah Zeynep Abla'ya verdim, sonra da ciddi ciddi arayıp Duru'ya teşekkür ettik.

*Zeynep Abla ne zaman biz telefonda konuşsak Duru'ya selam söyler.Ben de her seferinde selamı Duru'ya iletirim.Geçen gün telefonda "Anne bunu kaç kez daha söylemeyi düşünüyorsun?" diye ayar verdiğinde ikimizde selam konusunu gözden geçirmeye karar verdik.

*Televizyon dizisinde kadın adama silah çekmiş, ne kadar dikkatini çekmeye çalışsam da Duru sahneye kilitlenmiş heyecanla bağırıyor "Anne adamı silahlayacak". Bıçakla bıçaklamak, silahla da silahlamak:)))

*Teyzesine "Annem işten ayrılsa da senden kurtulsam" demiş.Teyzeyle sabah bunu konuşurken kahkahalarımız Duru'yu uyandırmasın diye oldukça uğraşmak zorunda kaldık.

Cumartesi arkadaşımın kızının doğumgününe davetliyiz.O da benim gibi ilk kez bu sene büyük bir doğumgünü yapmaya karar vermiş ve daveti de evde yapacak.Beni davet etmek için aradığında humus yapmayı teklif ettim, sevinerek kabul etti.Fotoğraf makinamı da götürüp bol bol fotoğraf çekmeyi düşünüyorum.Profesyonel makinayla çekilen fotoğraflar herkesin sevineceği çok özel bir hediye oluyor.

Benim için de evde doğumgünü kutlamanın artıları ve eksilerini gözlemlemek adına iyi olacak.Gerçi o kadar çok çocukla evde bir parti organize etmeyi gözüm almıyor yani büyük ihtimalle dışarda yapmaya karar verdim gibi ama evde yapmak kesinlikle gönlümde yatan aslan.

Dışarda yapacak olursam süslemeleri ben yaparım belki.Aslında evde hazırlanmış yiyecekler ikram etmek isterim ama partiyi yapacağımız yerin bir pastane olacağı düşünülürse kendi pastamı getirmem düşünülemez bile.Kendi humusum{humus takıntısı}, zeytinyağlı dolmamdı kastetiğim aslında ama servis tabaklarını taşımak, artanları eve getirmek vs hiç çekici gelmiyor.Önemli olan da ikram değil ortam zaten bu sebeple çocukları oyalayacak bir palyaço ayarlamayı da düşünüyorum.

İnsan ne yiyip ne içtiğini değil nasıl hissettiğini hatırlıyor.Çocukları tepesinde dolaşmayan bir anne de kesinlikle iyi hissedecektir:))

Daha önceki yazılarımda sevdiğim beğendiğim linkleri paylaşıyordum.Artık bunu bir etiket serisi haline getirmeye karar verdim.Link verdiğim yazılara 'sevdiğim linkler' etiketini ekleyeceğim.

Takip ettiğim bloglar listemde linkleri olan A cup of Jo ve Cupcakesandcashmere bloglarında gördüğüm bu uygulama bana normalde hiç öğrenemeyeceğim pek çok bilgiye erişme şansı sağladı.Çok çok seviyorum farklı insanların internette bulduğu farklı sayfaları.Sizin de seveceğinizden eminim.Öyleyse başlayalım:

Dünya çocukları kahvaltıda ne yiyor? Yaşasın Türkiye !

Oyuncak bebeklerin saçlarını nasıl eski haline getirebiliriz? Bizim evde ciddi bir soruna çözüm oldu bu sayfa.

Makyajda sadece kapatıcı ile neler yapabilirsiniz?

Örgü takıntım dolayısıyla: Granny square yapımı ve  grannysquare yapımı(Türkçe)

Bir kızkardeşe altı erkek kardeşinin hazırladığı muhteşem bir  düğün hediyesi!

Çocuğunuza 'bugün okul nasıldı?' diye sormadan bugün okul nasıldı demenin 25 farklı şekli :)

Kate Middleton'a 'sarmaya devam et' diyen kadın ! {Kate'in gözlerine dikkat} :)

En kısa sürede denenecek muhteşem görünen bir tarif !

Herkese kadrajdan çıkacak kadar mutlu hissedeceği bir haftasonu diliyorum!





10 Aralık 2014 Çarşamba

Spor



Yaklaşık bir yıldır düzenli haftada iki gün spor yapıyorum.İş yerinden arkadaşlarım sayesinde öğlen araları bosuya giderek başladım.Sonra reformer pilates, daha sonra fitintime ve reformera dönüş şeklinde öğlen arası iş yerine yakın çeşitli spor merkezlerine gidiyorum.

İlk başta beş kişilik bir gruptuk, sonra grup dağıldı ben de Ayşe ve Aslı ile üçlü olarak reformera başladım, Sezoşla fitintime ve Sezoşla reformer olarak devam ediyorum.Sezoş çok ciddi bir sporcu olduğu için diğer herkes bir şekilde sporu bıraksa da o devam ediyor.Ve tabi ben de onunla devam ediyorum:)

Hem normal hayatımı etkilemiyor, kızımdan zaman çalmamış oluyorum, hem kendime vakit ayırdığım için iyi hissediyorum.

Spora ilk başladığımda işyerinde bir arkadaş kaza geçirdiğimi düşünmüştü.Öyle hamlamışım ki yan yan yürüyordum, her adımda inliyordum:))

Kesinlikle henüz istediğim kadar fit değilim ama kilo vermediğim {veremediğim} halde yaklaşık bir beden daraldım.Bunun dışında daha dik duruyorum mesela.Annemin uzun bir aradan sonra beni gördüğünde farkedeceği kadar değiştim."Ne yapıyorsan devam et kızım" dedi:)

Spor yapacakların en çok dikkat etmesi gereken kesinlikle spor yaptıran eğitmen.Ben hep "çok iyi" hocalarla çalıştım.Hiç bir sakatlanma yaşamadığım gibi hamlama durumunda bile ertesi gün yaptırdıkları hareketlerle beni çok rahatlattılar.Kendimi güvende hissediyorum.

Arada sırada farklı sporlar da deniyoruz.Bu fotoğraflar da bir antigravity yoga gününden.Çok yorucu ama eğlenceli bir spor ! Bloga tepetaklak fotoğraflarımı da koymamış olmayayım:)




9 Aralık 2014 Salı

Yoğurt yemekten bıkanlara önerimiz : cacık


Duru ek gıdaya geçtiğinden beri günlük mayalanmış yoğurt yapıyorum.İlk iki yıl bir kaselik yoğurtları her gün mayalıyordum.İki yaşından sonra haftalık küçük kaseler halinde hazırlıyorum.Pazar akşamı beş küçük kase bir de ev için hazırlanmış büyük bir tencere yoğurt mayalıyorum.

İşten gelmeme yakın {saat 16:00 gibi} yoğurt yiyor Duru.Böylece eve geldiğimde deli gibi acıkmış olmuyor.Akşam Murat geldiğinde yemeğimizi üçümüz birlikte yiyoruz.

Ama son bir kaç aydır bu yoğurt yeme tam bir krize dönüştü.Yemek istemiyor, mızırdanıyor falan.Sonuçta yiyor ama ben kızımın sevmediği şeyleri yemesini istemiyorum.Daha doğrusu sağlıklı şeyleri severek yemesini istiyorum.Çözümü de buldum neyse ki : "cacık"

Duru bir kebapçıya gittiğimizde gelen salatalara bayılır.Ama en çok cacık sever.Cacığı da çok sade sever. Sarımsaksız, nanesiz sadece salatalık ve yoğurt karışımı:)

Ona özel ayrıca cacık sipariş ediyoruz.Ve kimi zaman iki tabak cacık yiyor:)

Kışın salatalık yedirmek olmaz tabi.Buradaki organik satan dükkanda organik salatalık bulursam salatalıkla yoksa ince kıyılmış marulla cacık yapacağım.Yaz gelir gelmez salatalığa döneriz.

Annelik değişimi, düşünmeyi gerektiriyor.Kızım doğduğundan beri her an hiç beklenmedik şeylerle karşılaşabileceğimi gördüm.Hiç beklenmedik hareketler yapabiliyor ya da umulmadık olaylar çocuğu çok farklı etkileyebiliyor.Bazen pat bir soru soruyor ne cevap vereceğini bilemiyorsun.Yalan söylemeden gerçeği de olduğu gibi anlatmadan bilgi vermek diye bir kavram var artık hayatımda:)

Yoğurt meselesi de insanlık için küçük ama benim için çok büyük bir sorun.Bir çözüm bulduğum için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam:)

8 Aralık 2014 Pazartesi

Son dönemde okunanlar


Örgü işine dadandığımdan kitap okuma hızım düştü.Son dönemde bu iki kitabı okudum.İkisini de çok beğenmedim ama sonuçta hiç yoktan iyidir.

Ahlaksız: Polisiye türü.Bir kasabada kaybolan iki kız, bunları araştıran çok sevdiği eşi vefat etmiş bir polis, hırslı savcı, avukatın mahkemede yaptığı muhteşem savunma, ultra garip bir anne kız ilişkisi, üvey baba ve sürpriz sayılabilecek bir son.Konu güzel ama kitap "eh işte" den öte değil.

Vahşi Adam: Ay ne desem bilemedim.Bir kere kahramanlarımız 40 yaş üstü, dul,çocuklu, zengin değil filan.Burada romantizm benim açımdan biraz baltalanıyor.Ben kitaplarda özellikle de aşk hikayelerinde ideal olanı severim çünkü.İlle de mutlu son, ille de güzel insanlar, ille de zenginlik:)

Şaka bir yana kitapta kadının "iyi" olarak nitelenmesi için her türlü fedakarlığı yapması gerektiği fikri vurgulanıyor.Mükemmel yemek yapan, hiç bir şeye sinirlenmeyen, erkekle ilgili her sorunu kabul eden, iri göğüslü, kıvrımlı bir kadın kahraman var ve zırt diye birbirine aşık olmuş bu iki tip birbirlerinden 'erkeğim', 'kadınım' diye söz ediyorlar!! "Erkeğimin karnını doyurmalıyım, kadınımın yanında benimle böyle konuşamazsın" gibi.Iyk yani.

Puanlama yapmam gerekirse "eh işte"den biraz daha düşük bir not veririm.Neden "korkunç kötü" değil çünkü Grinin Elli Tonu serisinin devamı, bir benzeri vs şeklinde yazılmamış.Çok çok az da olsa özgün olmayı başarmış.

Bu hayal kırıklıklarını atlatabilmek için bir sonraki okuyacağım kitap olarak Tess Gerritsen'in bir kitabını seçtim.Sevdiğim bir yazarın kitabıyla riski minimuma indirdim.

Bir göz atmak isterseniz bunlar da eski kitap yazılarım

7 Aralık 2014 Pazar

Pazar pazar



Sinema öncesi mısır yemek bir anne kız geleneği oldu:)

Bu pazar Duru'nun hastalığı sebebiyle kahvaltı planımızı erteledik.Başka çocuklara hastalık bulaştırma riskini göze alamadık.Hasta çocukla bana gelinmesini de sevmem çocuğum hastayken de gidip başka çocukları hasta etmem.

Bu pazar evde kahvaltı yapacağımız kesinleşince cumartesi akşamı pankek için malzemelerimi hazırlayıp buzdolabına kaldırdım, pizza hamurunu yoğurdum tepsiye yerleştirdim onu da buzdolabına kaldırdım.Duru'yu yıkadım, hazırlanıp erkenden yattık.

Pazar sabah erkenden kalktım,fırını yaktım, fırın ısınırken pizza malzemelerini ve pizza fırında pişerken de pankeklerimizi hazırladım.Sonuçta karbonhidrata boğulmuş {harika} bir kahvaltı yaptık.Sonra biraz koltuklara yayılıp keyif yaptık.Gazeteleri okuduk, tv izledik ve sonra hazırlanıp evden çıktık.

Duru daha arabaya biner binmez uyumak istedi.Yürüyüş için indik onu arabasına bindirdik ve yolda yürürken uyuyakaldı.Hava öyle güzel ve güneşliydi ki! Ben sadece üzerimdeki kazakla yürüdüm o bile fazla geldi.Murat gömlek üzeri deri ceketle ter içinde kaldı.Biraz yürüdükten sonra Duru'nun uyuyor olmasını fırsat bilip yol üzerindeki bir Mado'ya oturduk.



Çay içtikten ve biraz sohbet ettikten sonra Duru uyandı biz de pazar sebze alışverişimiz için manavımıza gittik.Cuma günü belirlediğim haftalık yemek listesine göre alışverişimizi yaptık.Markete de uğrayıp kalan eksiklerimizi tamamladık.

Akşam yemeği için Duru'ya dondurucudan indirdiğim tavuk suyu ,ev eriştesi ve domates ile çorba yaptım.Murat ile bana da makarna!

Bu kadar çok karbonhidrat yiyor olmamın sebebi haftaya yılbaşına kadar sürecek bir protein ağırlıklı, karbonhidrat fakiri beslenme programına başlıyor olmam.Spora gittiğim salı ve perşembe harici günlerde alacağım tek karbonhidrat bol marullu bir salata olacak.Salı ve perşembe de yiyeceğim karbonhidrat pizza ve makarna değil zeytinyağlı sebze yemekleri olacak. Aklımda kalan bir şey olmasın istedim. Yoksa normalde sabah pizza akşam makarna benim pek tercih ettiğim bir beslenme şekli değildir:)

Akşam yemeğinden sonra 1 saat kadar kondisyon bisikletine bindim.Sonrasında bir banyo ve elime örgümü alıp Gönül İşleri izlemeye başladım.Duru çok şükür oldukça iyileşti.Ona hazırladığım çadırın içinde ipadlde nörolojik muayene videoları izliyor:)

Çocukken kocaman şemsiyeleri açar ya da masaların altına girer kendi özel yerimi yapar içinde oyun oynar, hayaller kurardım.Şimdi kızıma da bu tip bir yer hazırladım ve çok hoşuna gitti.Onun özel alanı benimkinden çok daha güzel oldu gerçi.İki koltuğun arasına yastık yerleştirdim, üzerine ince beyaz bir battaniye gerdim ve işte :




6 Aralık 2014 Cumartesi

Cumartesi'den..


Dün işyerinde çok yoğun bir gündü.Günün sonunda çok yorulmuştum ve bir saat izin alıp eve erken geldim.Duru ile ikinci kez sinemaya gittik.İlk gittiğimiz film olan Arı Maya'yı çok sevmiş ve sonuna kadar da izlemişti.Akşam Murat da bir arkadaşıyla saunaya gitme planı yapınca biz de sinemaya gidelim istedim.İşin aslı anne kız gününün tadı damağımda kaldı:)

Duru "Madagaskar Penguenleri" filmini sevdi.Sonuna {eeen sonuna} doğru biraz sıkıldı ve çıkalım dedi.Ama mısır yemek, sinema ortamı, diğer çocuklar falan çok hoşuna gitti.Filmde küçük penguenin kaçırıldığı sahnede çok heyecanlandı, "onu kurataracaklar değil mi anne" diyip durdu.

Sinema çıkışında bir klasik olarak top havuzuna gittik.Sonrasında da Zara'dan daha önce gözüme kestirdiğim bir gömleği aldım.O sırada Murat da geldi ve beraber Antep yemekleri yapan bir restorana gidip yemek yedik.Ben yuvalama çorbası,Murat Beyran Duru da mercimek çorbası ve bir içli köfte.

Oradan da babaanneye gittik.Duru orada da babaannesinin yaptığı börekten yiyerek bizi çok şaşırttı.Patlamış mısır, çay ve sonunda evimize geldik.

Gece biraz ateşi çıktı kızımızın.Akşam eve geldiğimizde durumunu beğenmemiş ve banyosunu yaptırıp yatırmıştım.Ne zaman hasta olacak gibi olsa hemen banyo yaptırırım çünkü.Uyumadan önce de bir ateş düşürücü içirdim.Sabaha kadar bir kaç kez kalkıp kontrol ettim sabah 07:00 gibi ateşi çıktı.Bir kez daha ilaç içirdim ve yine yattık.

Bu sabah kahvaltı yaptık, yoğurt mayaladım, masayı topladım, Duru yanımda koltuğa uzandı,Murat karşı koltukta iş yapıyor ve ben de yazımı yazıyorum.14:00 gibi evden çıkıp yürüyüş yapacağız. Açık hava Duru'ya iyi gelir diye umuyoruz.

Pazar günü için arkadaşlarla kahvaltı planımız var.Yıllardır beraber bir yurtdışı seyahati planlayıp gidemediğimiz arkadaşlarımızla.Biz Sultan'la bir rota belirleriz Mehmet beğenmez, Mehmet'le Murat bir rota belirler biz karar verene kadar biletler tükenir derken bu yaz için kesinleştirilmiş bir plan yapmak için buluşmaya karar verdik.Bir rotamız, alınmış biletlerimiz olamasa da beraber olmaktan keyif alacağımız kesin.Çocuklar için oyun alanını da ayarladık mı rahat ederiz;)

Battaniye örme işinde ilerledim.Granny square denilen modelde biraz daha iyiyim diyebiliriz.İlk yaptığım acemilik modellerini birleştirip Duru'ya ikinci bir bebek battaniyesi yaptım.Bu battaniye arabasına oturttuğu bebeklerin dizlerine örtmesi için.Bunun büyüğünün de Duru'ya yapacağım.Sonrasında da yatak odama kocaman bir battaniye örerim belki.Belki:)


Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..