31 Mart 2014 Pazartesi

Hoşgeldin Doğa bebek !


Haftasonu liseden beri en yakın arkadaşlarımdan olan Neslihan'ın ikinci kızı Doğayı görmeye gittik.Onlar aslında Ankara'da oturuyorlar ancak Nes'in ailesi Adana'da olduğu benim ailem ise Ankara'da olduğu için sık sık görüşüyoruz.Onun büyük kızı Defne ile benim kızımın arasında bir yaş 2 gün var.Kızım normalde diğer çocuklarla ilgilenmemden pek hoşlanmaz ama Doğa bir istisna oldu.Duru Doğa'ya ba-yıl-dı.

Nasıl incitmeden seviyor,kuzum benim:


Defne ve Duru: {Maşallah kızlarımıza}




Doğa,Defne ve Duru.Defne ve Doğa teyzeleri Ebru Abla'nın kucağında benim şirinem de fotoya son anda girmiş gibi duruyor:)))



Neredeyse tüm gün oradaydık.Öğlen yemeğini beraber yedik.Menümüz ; karışık dolma, yoğurt ve salata:



Salata enfesti.Unutmamak adına not alıyorum : roka, taze soğan, taze sarımsak, maydonoz ve az domates :

30 Mart 2014 Pazar

#oyver


Güzel ülkemizde birlikte yaşayacağımız nice güzel günler olsun diye oy verdik biz bugün.Tüm renkleriyle güzel , her şey birlikteyken güzel !


27 Mart 2014 Perşembe

Akşam aktivitesi olarak origami


İşten geldiğim bazı akşamlar canım hiç evden çıkmak istemiyor.Parka gidemeyeceğimizi söylemek yerine akşam bir aktivite yapacağımızı söylemek kızım açısından daha kabul edilebilir oluyor.Aktivite 1 ve aktivite 2 sonrası işte karşınızda aktivite 3:

Bu kez Tchibonun hazır origami setlerini kullanalım istedim:


Setimiz,aktivite kutumuz ve gizlice aldığı annesinin allığıyla yanaklarını hunharca kızartmış olan aktivite partnerim hazır:



Origami setimizden renkli kağıtlar, yapıştırmalı gözler gibi malzemeler ve bir kullanım klavuzu çıktı:



Ben kuş yapalım istedim:



Kızım klavuzu biraz karıştırdı:



Okudu, değerlendirdi:







İnceledik,ğraştık, katladık ve sonuç:



Evet biz de pek beğenmedik:)))


Ama önemli olan eğlenmek:)

Sonuç felaket olsa da:))))

25 Mart 2014 Salı

Saç meselesine son nokta.






Saçım uzun ama arkadan toplayıp çıkıyorum ya da açık bırakıyorum.(Bkz üstteki foto)Sıradan ve şekilsiz!Hergün aynı saçtan, aynada her gün aynı şekle bakmaktan sıkıldım.Saçımı boyamak bana göre değil ama belki bu ve bu bir şeyleri değiştirebilir.



24 Mart 2014 Pazartesi

Ruhi Mücerret



Çok sevdim ben bu kitabı.Elimde bir kalem bir sürü cümleyi not alayım istedim.Bu cümleyi unutmamalıyım dediğim bir sürü cümle oldu.Sonra bir baktım neredeyse tüm kitabı bir yerlere not almam gerekiyor:)

Kitapta olanlar çok olağandışı ve akıcı bir dille yazılmış.O kadar akıllıca yorumlar var ki ve yine o kadar güzel alıntılar yapılmış ki.

Kitabın tek eksiği sonunu beğenmemiş olmam.Ki bence eserin en önemli yeri sonudur.

Harika bir film olur, harika bir kitap olur uzun uzun karakter anlatılır, geçmişine inilir ,konu da güzeldir ama sonra ne olur sonu çırpıştırılıverilir.O kitap ya da film de benim için o an biter.Bu hayalkırıklığına uğramamak için kitapları almadan önce sonuna göz atarım:)
Ama bu kitap sonunu beğenmememe rağmen anlatımı ve alıntıları sebebiyle mutlaka okunmalı kategorisine girdi.


"100 yıllık plan yapabilirsin, fakat bir saniye sonrasını bilemezsin."

"Ölmek, yan gelip yatarak yapabileceğim kolay bir iş."

"Birinin karşısında fazla alttan alırsan, er geç ondan gıcık kaparsın."

"Zevk sahibi olmak , nelerin hoşumuza gittiğiyle alakalı değildir.Zevklerimizi araştırarak edinir, tarzımızı düşünerek oluştururuz."

"Zayıflamanın sırrı karnı içeri çekmektir.Zenginliğin sırrı , son 100'lüğü bahşiş olarak vermektir.Gençliğin sırrı ise yaşın hakkında yalan söylemektir."

"Bahse girerim, beni sevmekte zorlanmayacaksınız kıymetli okur.Zira ,sizden önce öleceğimi biliyorsunuz."

"Uzun yaşamanızı neye bağlıyorsunuz? Henüz ölmemiş olmama."

Daha bunlar gibi yüzlerce not alınası cümle, paragraf var.Mutlaka okumalısınız.Ben kendi kitabımı ilerde kızım da okusun diye saklıyorum;)



12 Mart 2014 Çarşamba

26 !



Dün tren bileti almak için gişeye gittim.Daha bir şey demeden gişe memuru bileti üzerine bir 25 kr koyarak bana uzattı.Oysa bilet 6 TL O 25 kuruşa anlam veremeyerek sordum:

-Bu ne?

-Para üstü.

-Bilet 6 TL değil mi?

Gözlerini kıstı, başını yana eğdi ve alaycı bir gülümsemeyle sordu:

-Sen 26 yaşından büyük müsün yani?

-33 yaşındayım.

Benim memur ağzı bir karış bakarken yandaki gişedeki memur da  "abla sen ne yiyor ne içiyorsun?" diye bağırıyordu.

Buradan tüm gar gişe görevlilerine teşekkür ediyorum.Günümü güzelleştirdiniz! Bu hikayeyi iş yerinde yüz kişiye falan anlattım sanırım ama kesmedi buraya da koyayım dedim.

:)


9 Mart 2014 Pazar

Bir pazar günü:


Güne iş arkadaşlarımla yaptığım kahvaltıyla başladık.Bir sürü sevdiğim insanın ,bir sürü fotoğrafı var ama izin almadan paylaşmak istemedim.Fotoğraftakiler ise nazımın geçeceğini düşündüğüm kişiler.Bu blog bir gün bulunursa kendi fotolarını görünce bana çok kızmayacak insanlar yani.Biri zaten sevgili kocam diğeri de canım Cüneyt Abi ile sevgili İpek.

Günü güzel kılan sevgili Sezer'e ise en içten sevgilerimi- kendisi görmüyor olsa da- gönderiyorum.Kızımın tüm kahvaltı boyunca saçıyla oynamasına izin verdiği için, alıp parkta salladığı için, güleryüzü için, kızımızı elleriyle beslediği için vs vs vs...






Kahvaltı sonrası eve dönüp uyuduk.Bir kaç saat sonra tekrar sokaklardaydık.Bu kez istikamet "Kazım büfe".Kimse Kazım gibi tost yapamaz, kimse.Baba kız ve anne kız şeklinde çeşitli pozlar verdik.Binlercesi :P içinden bir kaçını seçiyorum.En sevdiğim foto babası biriyle konuşurken ona sevgi ve hayranlıkla bakan kızımın olduğu poz ve dil dışarda pozumuz.Her an foto çekmiyorum aslında ama kızım ne zaman foto çekmeye başlasam garipleşiyor.Dilini çıkarıyor, gözünü kapatıyor vs :))




Tost sonrası bol bol yürüdük.Yorulunca yol üstünde bir cafeye oturduk.Duru evde yapmasından pek hoşlanmadığım balon yapma oyuncağıyla oynadı bol bol.




Çay ve sıcak çikolata içtik:




Gazete okuduk :P




Tekrar yollara düştük.








Ve günü Şadırvan'da döner ile noktaladık.Diyetime pazar günleri ara veriyor olmam güzel bu döneri yemesem cidden üzülürdüm çünkü :


8 Mart 2014 Cumartesi

4 Mart 2014 Salı

Statik elektrik



Şimdi Duru cidden çok "tedbirli" bir çocuk.Bir şeyin ona zarar vereceğini düşünüyorsa mümkün değil yapmaz,yaklaşmaz.Bkz hayvanat bahçesi gezimiz:)

Bir gün bir park günü kaydıraktan kaydı, bana koştu, dokundu ve statik elektrikle çarpıldık.Ben güldüm ,O ise çok korktu.Bana bir süre dokunmadı ben ona dokunmaya çalışınca kaçtı filan.

Ona büyük bir insan gibi davranmaya çalışıyorum dolayısıyla da statik elektrikten bahsetim kısaca.Ne kadar anladı bilemeyiz elbette ama çarpılma hissinin kaydıraktan kaydığı için olduğunu anladığı kesin.O zamandan beri kayma lafı oldu mu biraz geri duruyor, "kaydıraktan kayarsam çarpılır mıyız?" diye endişeleniyor.

Aşağıdaki fotolar kızımızın kaydıraktan kaysam mı kaymasam mı kararsızlığı.Sonuçta kaydı mı sizce?







:)Elbette hayır! Merdivenlerden geri indi :)

Bu blogun bir moda bloguna dönüşme ihtimali ..

Aşağıdaki pozlardan da anlaşılacağı üzere pek yok :) Park bravo indiriminden aldığım parkamla aşk yaşıyorum.Ancak kendisiyle tek bir poz bile güzel bir fotoğrafım olmadığından eldekilerle idare edeceksiniz maalesef ...

Üzerlerindeki çeşit çeşit kıyafetlerle sitelerinin bahçelerinin çeşitli köşelerinde poz poz fotoğraf çeken blog yazarlarına buradan selam olsun.Ben ve kocam düzgün foto çekememenin ötesinde bir de komşular bizi görecek stresi yaşadık:)

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..