4 Şubat 2015 Çarşamba

Özeleştiri:




Bir süredir düşündüğüm her şeyin yazılmışını buldum! Ben ki kendimi çok geniş düşünen, hoşgörülü biri olarak görürüm son zamanlarda pek de öyle olmadığımı gördüm.Hele bu yazıyı okuyunca kendimi çok daha farklı değerlendirdim.Gerçek şu ki ; ben de herşeye karışan, yorum yapan ukalalardan biriyim aslında.O zaman bu yazı hepimize gelsin.Okuyalım ve değişelim:


"Ruh hastası bir toplumda yaşıyoruz. Başını açana kapa diyoruz, kapayana aç diyoruz; okuyana okuma diyoruz okumayanın psikolojisini bozuyoruz. Öyle kahkaha atma çocuklu kadınsın diyoruz; ay hic kaç çocuk annesi kadına yakışıyor mu diyoruz, diyoruz diyoruz biz bile diyoruz; Bak bak türban takmış beş karış makyaj diyoruz; şuna bak kırmızı ruj sürmüş saçı da sarı diyoruz. O g.te o pantolon olmuş mu biraz kilo ver bari diyoruz; kilo verene iyyy hasta mısın biraz kilo al diyoruz;üniversite bitirene yüksek lisans yap; onu yapana doktora yap; hiçbir şey yapmayana evlen; evlenene çocuk yap; çocuk yapana ikinciyi yap diyoruz; e artik çocuğun var alış bunlara diyoruz; bakıcıya bırakan na kadan da kötü bir ana diyoruz bakıcıya bırakmayana heyymmm işte evde çocuk bakiyyyoo diye burun kıvırıyoruz; sıkıntılarını şurda iki geyik yapıp kafa dağıtmak isteyen insanlari ölümüne yerden yere vuruyoruz ; herkes sorunlarında boğulsun istiyoruz."

Bu muhteşem yazıyı bir fotoğrafının altında buldum kişinin diğer fotoğrafları ve yorumları için buraya bir TIK .

5 yorum:

deniz dedi ki...

biz zaten boş bir toplumuz. tek iş konuşmak ve karışmak. bu da genelde başkalarının hayatı üzerine oluyor. şöyle bir silkinip kendimize gelsek.

yeliz dedi ki...

ben demiyom:)) daha doğrusu dememeye çalışıyorum ama bir toplum klasiği olarak sürüye bir ucundan katılıyor insan.

firdevs dedi ki...

Hakikaten degiselim !

Öykücü dedi ki...

Deniz,

Başta ben.

Yeliz,

Ne güzel! Ben de demeyeceğim artık.Düşünmeyeceğim bile.Bana ne di mi?

Firdevs,

Hadi!

Sevgiler.

Adsız dedi ki...

Annemin bana en iyi öğütlerinden biri, "kendini mutlu et, başkasını değil"dir. Elalem denen ne idüğü belirsiz mahlukatı takmamayı öğrendim ondan.

Ben de yaşı gereği insanların düşüncelerini oldukça önemseyen kızıma "senden sadece birkaç dakika bahsedecekler, sonra senin onları unuttuğun gibi olar da seni unutacaklar. Birkaç dakika için takmaya değmez" diyorum. Kendime de elbette.

Ve dahası başkalarını eleştirirken de bunu düşünüyorum. Yani birkaç dakika hakkında bahsetsem de ona ne ki, bu benim sorunum diyorum.

Aslında çok fazla toplum ve gündem içinde olduğumuzdan mıdır acaba bu durum? Yani bazı modern ülkelerde insanların börtü, böcek, tatil, kitap, toplumsal sorumluluk gibi daha farklı meseleleri olduğunu görmüştüm :) Az biraz içimize mi dönsek ne?

sevgiler...

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..