13 Nisan 2015 Pazartesi

Havadan sudan


*İş yerinde bir arkadaşım ufak tefek estetik müdahaleler yaptırıyor kendine.Ve gerçekten giderek güzelleşti.Geçen gün konuşurken insanlar vücutlarına dikkat ediyor ama yüzlerini ihmal ediyor gibi bir şeyler söyledi.Artık 30lardayız, dikkat etmeliyiz falan dedi.Ben de bir gaza geldim, bakım yapayım, elmacık kemiklerimi doldurtayım, yok göz altlarımı aldırtayım falan derken sonuçta yıllardır doğuştan iç kısımdan eğri olan ve nefes alamama sebep olan burun kemiğimi bile düzelttiremediğim aklıma geldi.Resmen konuşmamdan belli bir sorun olduğu ve ağzım açık uyuyorum ama dışardan bir yamukluk yok gibi durduğu için ameliyat falan olmuyorum.Bu ben dolgu yanak düşlüyorum öyle mi:))

Sonuçta bana en uygun bakımın/ değişikliğin gözlerimin üstüne kalıcı makyaj yaptırmak bir de ipek kirpik taktırmak olduğuna karar verdim.Yaşlılık psikolojisi demeyin ciddi ciddi aklıma yattı bu fikir.Bakalım.

*Haftasonu ev bakarak geçti.Aslında bir ev bulduk ve beğendik de.Hatta ben evi aklımda döşedim bile ama son anda bir takım pazarlıkta anlaşamama durumu oldu.Çok yakınız aslında birbirimize ama ortada buluşamayacağız gibi görünüyor.Bir kez daha bakalım diyoruz.

Duru'nun okul işi de aynen ev konusu gibi beklemede.İğrenç hissediyorum bu konuda da.

*Tüm bu arafta kalmaların arasında hayat devam ediyor.Kararsızlıklarla boğuşurken bir yandan deli gibi bir hızla kitap okuyor, kek pasta pişiriyor, evden atılacak eşyaları listeliyorum.

Şu hayatta en sevdiğim şeylerden biri evde ya da hayatımda fazla olan şeyleri birilerine vermektir.

Bir siyah pantolon almışsam evde duran bir siyah pantolon mutlaka gitmeli.Gidecek durumda siyah pantolon yoksa zaten neden siyah pantolon alayım di mi? Benim ortaokuldan kalma pantolonlarım, gömleklerim bu yüzden yok.Altı ay kullanmadığım her şeyi veririm."Dolapta beklesin ne olacak ki" diyemiyorum.Sanki her bir fazlalığı sırtımda taşıyor gibi hissediyorum.

Şimdi önümdeki ilk hedef oturma odasındaki koltukların altındaki ıvır zıvırlar, sonra Duru'nun oyuncakları,balkon dolabındaki kutuların içleri (ne var onlarda!?) ve en önemlisi Murat'ın kıyafetleri.

Evdeki birikimin başlıca sebebi olan kocamla en büyük tartışma konumuz bu "attın, atmadın" olayı.O bir kutuyu eve getirip bir yere koymayı ve unutmayı doğallaştırmış bir insan.Yıllar sonra kutu çürüyene kadar tekrar bakmasa bile biri(ben) el atıp "bu kutuda ne var?" dediğimde kaplan kesiliyor.Kutusunu savunmak için saldırıyor, suçluyor vs.O kutu hayatının amacı oluyor.Tabi ben bir şekilde kutudan kurtulduğumda bir süre sonra sakinleşip doğru olanı yaptığımı anlıyor.Bir sonraki kutuya kadar:))

Evde bir dolap var yemin ederim senelerdir kapağı açılmamış ama içerisi ağzına kadar Murat'ın eşyaları ile dolu.Nedir onlar, neden oradalar bilemiyorum.Hadi onların yeri var , hadi adamın özel hayatı diye müdahale etmiyorum ama bir taşınma durumunda o dolabı da yok edeceğim.Ben minimal bir insanım hayatta en sevdiğim kitaplarım bile zaman zaman beni rahatsız ediyor, en sevdiklerimi bile biriktiriyor olmaktan huzursuzum.Bir de kocama bakın:)

Fotoğraftaki gibi gülerek yazdım tüm satırları.Her zaman hayattaki en sorunlu anlara dahi gülerek bakabilecek bir ruh hali diliyorum kendime de bunu okuyan herkese de.Çünkü cidden sorun dediğimiz her şey aslında sonsuz bir evrendeki döngünün içinde anlamsız kalıyor.Allah sağlık versin, huzur versin gerisi boş.





3 yorum:

deniz dedi ki...

Resimden de anlaşıldığı üzere yanaklara takviye ihtiyacı yok. Bence böyle müdahaleler için erken. Her zaman da iyi sonuçlar olmuyor ki Öykücü.

firdevs dedi ki...

Benim dislerim yamuk yumuk. Arada banada esiyor. Git bi hale yola soktur su disleri diyor deli gonul. Fakat sonra o ziizzzzzttttli bizzzztttli aletlerin sesi beynimde otuyor ve aninda bu fikirden uzaklasiyorum :))))) yani estetik filan benden uzak :p

Esimin bazi garip huylari var. Benim blogu okudugundan buraya yazayim :))))))))) ben de evde fazlaliklara tahammul edemiyorum. Evi temizleyen ben okdugumdan olabilir tabi :) ama esim su sisesini bile atmaz :))))) neymis sise su kalmazmis filanda arabada cocuklar su isterlermis :)))))

Öykücü dedi ki...

Deniz,

Yanaktan çok göz altım müdahale istiyor.Evet çok hafif bir şey yaptırmak bile sonuç kötü olursa riski taşıyor:)

Firdevs,

Tel taktır.Ben yıllarca tedavi gördüm.Hiç acımıyor ki.Sadece ilk başlarda biraz ağrı oluyor dişler itildiği, çekildiği için.Dayanılmaz değil.

Su şişesi işi bizde de vardı.5 ltlik üç şişe ağzına kadar su dolu bekliyordu tuvalette.Annem 2sizin evde sık sık su mu kesiliyor" demişti hatta:) Onları halletim ben neyse ki;)

Öptüm.

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..