12 Ağustos 2015 Çarşamba

Paris: Disneyland !

 
 
Disneyland gezisi Paris turunda katıldığımız tek etkinlikti.Disneyland şehre uzak, yoruluruz vs gibi sebeplerle katılmanın anlamlı olacağını düşündük.Normal bilet fiyatının neredeyse iki katı gibi bir fiyat verdik.Adam bizi götürdü, bir iki ipucu verdi ve gitti.Sonuçta gün bittiğinde çok yorgunduk ve arabayla otelimize bırakılmak çok iyi geldi ama yine de o kadar para aldı madem bizimle içerde kalmalıydı diye düşünüyorum.
 
Daha önce Paris'e giden bir arkadaşım tur yetkilisinin kendi adlarına sıra beklediğini bile söyledi.Ki bence içerdeki en büyük sorun bu sıra bekleme mevzusuydu."Disneyland değil Waitingland olmalı buranın adı" diyip durduk :)
 
Sabah kahvaltıdan sonra yola çıktık Disneyland'a geldiğimizde daha kapılar açılmamıştı.Biz de sıraya girdik.Kapı açıldığında insanların bir koşuşu var , ne oluyor diye şaşırdık.Sonra içeri gittik rehberin önerdiği bizim de filmini çok sevdiğimiz "Ratatouille" a doğru gidelim dedik yolun yarısında sırada insanlar gördük.Sorduk Ratatouille sırasıymış:)) Bekle bekle sıra ilerlemiyor meğer teknik bir arıza varmış.Bir süre sonra pek çok kişi sıradan çıktı.Biz inatla bekledik, iyi ki de beklemişiz tüm gezi içinde en çok eğlendiğim bölümdü!
 
Disneyland da iki park var.Aşağıdaki kötü kaliteli görselde görebileceğiniz gibi biri "Walt Disney Studios" diğeri "Disneyland Park" olarak geçiyor:
 
 
 
Bizim biletlerimiz her ikisi içinde geçerliydi.Bileti kaybetmediğimiz sürece bir o parka bir bu parka gidip gelebilecektik.Ama tabi bu uygulama pratikte olmuyor çünkü sıra beklemek ve parkın içinde gezmek o kadar yorucu ki bir parktan çıkıp diğerine yürüdüğünde dönecek halin kalmıyor.O akşam cidden pestilimiz çıkmıştı ve Duru yolda uyuya kaldı üstünü bile değiştirmeden yatağına bıraktık sabaha kadar uyumaya devam etti:))
 
 Ratatouille de özel gözlüklerle altı kişilik oyuncak farelere biniyorsunuz.Sonra bilgisayarla oluşturulan görüntülerin içine giriyorsunuz.O kadar gerçekti ki şampanya sahnesinde ben eğildim ve yüzümde patlayan şampanya zerreciklerini hissettim:)) Ya da mesela fırının altından geçerken sıcaklığı hissediyordunuz!
 
Ratatouille sırasında biz:
 
 
 
Sonra film çekimlerinin arka planını gösteren bir tren gezisine çıktık.Sıkıcıydı da en son bölümde biraz aksiyon vardı.Sıra beklemediğimiz yegane bölümdü diyebilirim:)
 
 





Bu parkta biraz daha gezindikten sonra yolda hediyelik eşya satan mağazalardan Duru kendine Mickey Mouse kulaklıklı bir taç aldı.Gelin duvağı şeklinde falan.Bu gelin olma hevesinin hastasıyım:) Kendinden geçmiş bir Duru:




Sonra parkın çıkışında bir iki fotoğraf çekip diğer parka gittik.İlk parkın önünde Duru ve ben (Mickeyli tacı aldıktan beş dakika sonra ben takıyorum):



İkinci parkın planı bu şekilde:






Önce içerde kullanmak için bebek arabası kiraladık.Arkasına çocuğun adını yazıyorsun ve gün boyu senle her yere geliyor.Kendi arabamızı içerde çalınır falan diye getirmemiştik.Sırada beklerken araba saatlerce başıboş bir kenarda bekliyor çünkü.

Frontierland dan başladık gezmeye.Orada gemi gezisine sıraya girmişken çok sıkıcı olabileceğini düşünüp sıradan çıktık.Korku evine girdik.Peh diyorum.Korkunç hiç bir şey yoktu.Çok benzerine İstanbul Vialand'da da gitmiştik.

Sonra çok acıktığımızı farkedip fish&chips yemek için bir yere girdik.Red kit çizgi filmindeki barlar gibi döşenmişti ve sahnede piyano çalan bir adam vardı.Çok lezzetliydi ve boldu.Üçümüze iki tabak bol bol yetti.





Yemekten sonra Adventureland'ı atlayıp Fantasyland'a geçtik.Burası Duru'ya hitap eden bir bölüm.

 
Şatolar, atlıkarıncalar, dönen fincanlar, uçan filler..Ama hiç biri akıl uçuracak şeyler değil.Akıl uçuran tek şey lanet olası sıra beklemek.Atlıkarınca için bir sıra bekledik inanamazsınız.O sırada bekleyen yanında çocuk olmayan yetişkin insanlara da bir sinir oldum anlatamam.Atlıkarınca ya! Koca kadın ve koca adam ne yapıyorsunuz burada gidip daha eğlenceli aktivitelerde sıra beklesenize.
 
Önceden araştırmadığım için de hangi aktivite iyidir, nerde bekleyelim pek bir fikrim yok.Turla bile gitsem çok sıkı araştırma yapmam gerektiğini böylece anlamış oldum.
 
Sonra meşhur Disney karakterlerinin turu{parade} başladı.Şu müzik eşliğinde o kadar gerçekçi ve güzellerdi ki! Duru babasının omzunda ben bir bankın üstünde seyrettik.Ben Duru'dan daha çok heyecanlandım.Peter Pan'a deli gibi el sallıyordum:) Atlıkarıncaya binen koca kadınları eleştiren koca kadın:)))
 
Sonra Discoveryland'e geçtik.Burada yaptığımız en büyük hata lazerli bir oyunda (Buzzlightyear lazer) saatlerce sıra beklememiz oldu.Öyle bir sıra ki pişman olsan da çıkamıyorsun:)
 
Sıranın sonlarına doğru bir yerlerde:
 
 
 
 
Bekle bekle sonuçta elindeki lazer tabancasıyla canavarları vurduğun bir oyun çıktı.{Çok benzerine Vialand'de de gitmiştik}.Bu oyunda şaşılacak kadar iyiyim neyse ki.Kocamın üç katı puan aldım ve en yüksek seviyenin bir altıydım:) Vialand de de aynı şey olmuştu herkesi ikiye katlamıştım atış dersleri falan mı alsam diye düşünüyorum o günden beri:)
 
 
Oradan çıkışta bir baktım "Space Mountain" diye bir aktivitede tek kişi olarak girerseniz bekleme süresi 15 dakika diyor.Ay bir çekici geldi.Nedir ne değildir anlamadan koşup girdim.Murat zaten böyle atraksiyonlara mesafelidir{akıllı adam}

Bir tren geliyor insanlar iniyor yeni kişiler biniyor ve tren gidiyor.Gelenlerin yüzüne baktım çok bir korku yok.Sualtı tüpü gibi bir yerden geçiyor herhalde diye düşündüm.Sıra bana geldi İspanyol bir teyzeyle bindik , korumalar takıldı.Ve.... Aman Allahım hayatımda bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum sayın okur:)

Tüm gezi boyunca gözlerimi kapattım, yandaki teyzenin elinin tutmamak için kendimi zorladım.Önümdeki koruma açılacak diye öyle sıkı tutuyordum ki anlatamam.Yukarı fırladık, aşağı indik, yan gittik, ters döndük filan derken neyse ki bitti.İnerken ayaklarım titriyordu.Murat ve Duru'yu gördüğümde neredeyse onlara sağ salim kavuştuğum için ağlayacaktım:)))

Ama benle binen tiplerin bir kısmı yolculuk esnasında kamerayla kendilerini çekmişler.Ben gözümü açamazken! :)


Sonra araba sürme hastası kocam için "Autopia" diye 1950 model arabaların sürüldüğü bir yere gittik.Aman araba  sürme dendiğinde bir şey zannetmiştik.Ben Duru ile bindim Murat tek bindi.Arabayı önce biraz Duru sürdü sonra ben aldım ondan.Evet Duru sürdü ne kadar uyduruk anlayın:))

 
Artık yorgunluktan ölmüştük ve buluşma saatimiz de gelmişti.İkinci parktan çıkışta da pozlarımızı verdik:











İlk kez banyo yapmadan uyuduk.Duru'yu üstünü bile değiştiremeden uyurken bıraktık yatağa.Ertesi gün Louvre müzesine gidecektik.Yine en heyecanlı olan bendim:)



Hiç yorum yok:

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..