19 Haziran 2015 Cuma

Cuma!


Başlığı yazarken hala cuma olduğuna inanamasam da yaşasın bugün cuma!Bu hafta nasıl geçti anlamadım.Çok şükür yine bir Ramazan ayına daha kavuştuk.Adana'nın cehennem sıcağında oruç tutmak biraz zorlasa da artık daha tecrübeliyim.

Bebek, emzirme vs işlerini bitirip oruca geri döndüğüm ilk sene her zaman yaptığım gibi sahursuz oruç tutmaya karar vermiştim.Saat 15:00den sonra yarı baygın haldeydim.İşten izin aldım,Murat beni eve taşıdı, iftarda yatağımdan koluma girip masaya götürdü falan:))

Bu sene akşamdan itibaren 2 ltye yakın su içtim.Gece saat 02:30da kalktım kendime sallama çay ve 2 yumurtalı bol peynirli omlet yaptım.Çayımı yatakta bitirdim, uyumadan önce yarım litre daha su içtim.Dolayısıyla da ilk günü olabildiğince sorunsuz atlattım.Çok şükür!

Çocukken Ramazan ayına bayılırdım.Annemin beni yemek yemeye zorlayamayacağı tek zaman dilimi.Çocukken yediğim hiç bir şeyden keyif almazdım.Annem de şimdi takdir ettiğim o zaman nefret ettiğim bir şekilde hep sağlıklı şeyler yememiz için uğraşırdı.Yemeği beğenmedim patates kızartayım gibi bir lüksümüz hiç olmadı.Asla kekle,börekle yemek geçiştirmedik her zaman etli bir sebze yemeği olurdu evde.Yanında pilav olurdu ama sadece pilav asla yemekten sayılmazdı:)

Kahvaltı geçiştirilmezdi,sabah bizi uyandırmadan kahvaltımızı hazırlamış olurdu ve ben kahvaltıda bir de yarım çay bardağı pekmez içmek zorundaydım{Fatih kendi pekmezini akşam meyve suyunun yanında içerdi}.Akşam yemekten sonra yarım litre kaynatılmış çiğ süt (asla kutu süt değil), yatmadan önce de yine yarım litre taze sıkılmış meyva suyu içerdik.Bu rutin üniversiteyi kazanıp gidene kadar devam etti.Annem bir beslenme gurusudur ben beslenme konusundaki tavrımda kesinlikle annemin etkisi olduğunu düşünüyorum.

İşte bu kadarı neyse de porsiyonlar konusunda biraz sıkıntılıydık.Sonuçta hayatım yemek masalarında "o tabak bitecek" zorlamasıyla geçtiği için şimdi kızım doydum dediği anda ısrar etmeyen bir anneyim.Ve en komiği annem bunu çok takdir ediyor.Zorlama çocuğu diyor:))Gerçi anneme göre beni zorlamasaymış ben ölürmüşüm."Duru yiyen bir çocuk senin gibi değil" diyor.

İlkokuldayken bir sağlık taraması olmuştu ve beni muayene eden doktor çok sağlıksız olduğum kararını vermiş ve bana "annen seni doktora götürmüyor mu?" diye sormuştu."Yo demiştim hiç doktora gitmedim".

Doğru çünkü benim teyzem çocuk doktoru ve her gün bize uğrardı bir sorun olduğunda da biz doktora gitmezdik doktor bize gelirdi:))) Tabi bunu söylemek aklıma gelmedi.Öğretmenimle doktor manalı manalı bakıştılar ve doktor bana kocaman bir reçete yazdı.Eve gelip anneme reçeteyi verdiğimde yüzü bembeyaz oldu katlayıp buzdolabını üstüne koydu.Akşam teyzem bize geldiğinde reçeteyi gösterip "bizim kıza yazmışlar, şuna bir baksana" dediğindeki üzgün hali hala gözümün önünde.

Teyzem güldü ve zayıf diye sağlıksız olduğunu düşünmüşler sen meraklanma dedi.Yıllar sonra anneme bu olayı hatırlattığımda "ertesi gün de okula gidip öğretmeninle konuştum, teyzesi çocuk doktoru devamlı kontrol altında dedim" dedi.Çok içine dokunmuş ilgisiz anne olmakla suçlanmak.

"Sen ameliyat olduğunda da bir hemşire bir senin zayıf haline bir de benim şişman halime bakmış ve " bu çocuğu yedirin biraz" demişti" diye anlatmıştı devamında.Neden kendini savunmadın anne dediğimde gülmüş ve "O zaman hemşireye ben bu çocuğa tülbentlerle meyve suyu sıkıyorum" demek anlamsız geldi demişti.Ama aradan geçen belki 30 sene bu olayı unutturamamış anneme:)

Ben de Duru'ya mevsimi dışında bir şey yedirmem ama bir Ankara dönüşünde babam şu küçük salatalıklardan almıştı sonra da uçağa binmeden önce yıkayıp bir paketle elime vermişlerdi Duruya yedir diye.Uçakta Duru mızıldanmıştı ve ben de nasılsa bu salatalıklardan vermiştim.Yanımızda oturan adam "mevsiminde ben çok severim ama bu mevsimde salatalık verme bence kızım" dediğinde kendimi savunmak "ama ben çok dikkat ederim" vs demek çok anlamsız gelmişti ve içimden babama kıza kıza "haklısınız" demiştim.Ben de bu olayı bir 30 sene unutmam herhalde:))

Gelelim bu haftanın sevdiğim linklerine:

Geçen yazımda halay çekmeyi öğreneceğim dediğimde ciddiydim.İnternette halay çekmenin inceliklerini araştırırken ise bunu buldum:)

Donut selfie olayı çok meşhur oldu.İyi de oldu.Sanırım akımı başlatan işte bu video.

Süleyman Demirel'i kaybettik.Hakkında ne düşünürseniz düşünün hepimizin yaşamına bir şekilde damga vurmuş bir kişi.Annemler onu hiç sevmezdi ama dönüp baktığımda en azından çok kibar bir insanmış diyorum kendi adıma.Burada da onun meşhur sözlerinden bir derleme.

İsteseniz de asla göremeyeceğiniz yerler de var bu dünyada:)

Çocuklarınızın sanat eserlerini saklamak için bir app önerisi.

Bu akşam arkadaşlarla iftara gideceğiz, öncesinde de Duru'ya gidip oyuncak bebek alacağım.Doğumgününde aldığımız bebeğin kolu kırıldı ve kızım bu yüzden çok üzgün.Dışarı çıkarken yanına her zaman bir bebek alır, artık çok eski bir bebeğini alıyor ama bu bebek defalarca dikilmiş olmasına rağmen sağı solu patlamış, kırılmış bir halde.Dün onu o eski bebekle oynarken gördüğümde çok üzüldüm.

Bebekle oynayacağı kaç yılı var ki zaten diye düşündüm ve doğumgününden önce de olsa bir bebek almaya karar verdim.Şımartmamak lazım ama henüz oyuncak bebekle mutlu olabiliyorken bunu da değerlendirmek istiyorum.

Herkese mutlu, neşeli haftasonları !











7 yorum:

Adsız dedi ki...

Yine büyük bir keyifle okudum sizi. Yüreğinize ve kaleminize sağlık.
Size de neşeli, huzurlu ve mutlu hafta sonları.
Nurten

firdevs dedi ki...

Ya ama ama ben yazilarina bayiliyorum :))))))

Benim annem de senin annenin tam tersiydi. Annem in degisik tadlara garip bir yaklasimi var. Hatta yaklasmaz bile :))) sebze filan hic sevmez. Bamya mesela. Ben bizim evde bamya pistigini hic bilmem. Bende degisik yemek tariflerine bu yuzden merakli oldugumu dusunuyorum :D

Benim buyuk oglum cok yemek secer. Turkiye'de tatildeyken ( 5 yas civariydi) misafirlige gidiyorduk. Orda bi sey yemeyecegini bildigimden en azindan makarna yapayim orda yesin dedim. Domatesli makarna yapip yanimda goturdum. Makarnayi isitip oglumun onune koyunca ordaki yasli teyze " Alamancilar hep boyle makarna konserve yerlermis " dedi :)))))))) Aradan 7 yil gecti bende hala bu olayi unutmadim. Ne zaman makarna yapsam aklima hep bu olay gelir :)))))) Bizim evde cok sık makarna pismez. Pratik bi sey yapacaksam mantiyi tercih ederim. Arkadasim manti yapip satiyor o yuzden her daim manti bulunuyor :)))) Teyzeye karsi bende kendimi savunmadim. Hafifce gulumsedim :))))

Ilk gun sahurda uyanamadim. Aksam 7 de yedigim yemekle oruc tutunca 26 saat oruc tutmus gibi oldum. Ve son 45 dakika bayilicam galiba ! Orucumu bozsam mi bayilip kalsam cocuklar yalniz diye dusune dusune iftar saati gelmisti. O gunden sonra Turkiyeden ablalarim sahurda her ihtimale karsi telefonumu caldiriyorlar :)))) vallahi aklini kacir ,sahuru kacirma diyorum kendime :)))) dun butun gun kosusturmali gecmesine ragmen asiri acikip susamadim. Ramazan gelmeden once hep nasil dayanicaz diyoruz. Ama senin de eski bir yazinda dedigin gibi " ilahi bir motivasyonla " dayaniyoruz :))

Öykücü dedi ki...

Nurten:)
Teşekkür ederim.Yorumlarla motive oluyorum.

Firdevs :)

Ya ben de yorumlarına bayılıyorum :) Alamancı bile değilsin ki Fransa'da yaşıyorsun:P Yavrun aç kalmasın diye emek et uğraş sonra da şak diye damgalan konserve makarnacı diye.

Kimseyi yargılamamak gerek insan gerçekten bilemeyebilir. Herkesin şartları farklı ve gördüğün bir tek ana göre bir insan hakkında karar vermek, genelleme yapmak da çok yanlış ve kocaman bir haksızlık.

Çok öpüyorum ikinizi de

melda dedi ki...

Annenin beslenme konusundaki hassasiyetini takdir ettim, maşallah nasıl uğraşmış..
Bana da bir komşum kavanoz mama yedirirken hep onlardan vermiyorsun di mi diye manalı manalı sormuştu. Sadece dışarda veriyorum diye savunmuştum kendimi. Halbuki ben her gün çorba, etli sulu yemekler yapıyorum. En ufak ihmalinde insanlar saldırıyor hemen..
Sahur için ben yulaf+sut+kuruüzüm+muz karışımı yiyorum süper rahat bir oruç oluyor. En son portakal agacında okudugum gibi sadece sut ve hurma ile tuttum yine çok rahattım. Bayrama kadar kilo vermeyi hedefledim bakalım olacak mı:)
Bebekle oynayan bir çocuksa vicdan azabı hissetmeden al. Doyumsuz olmasından korkuyor insan. Ama çocuk kıymet biliyorsa mutlu etmek lazım imkanlar dahilinde. Biz birşey isteyince kimse alsın diye beklemeden alıyoruz, onlar bize muhtaç.. Kıyamıyorum o hallerine.. Ysr de bi kere küçülmüş montuyla önümüzden yürürken eşimle farkedip acımıştık. Zavallıcık anlayamamışız büyüyüvermiş hızlıca, küçük montla geziyor. :)

Öykücü dedi ki...

Melda:)

Annemi şu an ben de takdir ediyorum.Ama evimizin altı kebapçıydı kebap kokuları arasından çıkıp evde kapuska bulmak hiç keyifli değildi:P

Bu kınama konusu çok ayıp cidden ama ne yazık ki ben bile bu konuda suçluyum.Birini ayıpladığım da ya da cıkcıkladığımda{içimden} kendime bu salatalık olayını hatırlatıyorum.Kimseyi yargılamamak lazım cidden ama o olgunluğa erişmek de bayağı bir mesafe katetmek demek sanki.İnşallah!

Süt ve hurmayı denemek istiyorum.Gecenin köründe kalkıp bir şeyler hazırlamaktan kolay olur gibi:) Bir de Duru duymasın ama yumurtadan pek hoşlanmıyorum, gecenin köründe yemek de çok zorluyor beni.

Bebeği aldım Melda.Çok mutlu.Ben de tabi:)

Sevgiler.

melda dedi ki...

bebek alma konusunda biraz yargılar gibi yazmışım, öyle değil aslında ;) bizim ysr de aylardır lego bekliyordu neyseki kavuştu. insan fazla oyuncak istemiyor, ben öyleyim en azından. sadece bir anlık hevesle alınıp kenara atılan şeylerin evde durması beni çok rahatsız eder. o yüzden bir oyuncak alırken iyice hasretle beklemesi önemli. ne kadar hasret o kadar uzun oynama süresi :p

Öykücü dedi ki...

Meldacım,

Hiç yargılar gibi gelmedi bana yazdıkların.ben de tıpkı senin gibi düşünüyorum. Kıymet bilmesi için, yeni bir şey alınmasının mutluluğunu yaşaması için sık oyuncak almıyorum ben de. Bir şeyi isteyip uzun süre bekleyip de elde etmek ne güzel bir histir di mi?

Çok öptüm hassas ve zarif arkadaşımı :)

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..